Özellikle son dönemde dünyada yaşanan gelişmeler gereği insanlar başka ülkelerle sık sık ilişki içerisindedir. Bu durum evlilik kurumunu da etkilemiştir. İnsanlar başka ülke vatandaşlarıyla evlilikler gerçekleştirmeye ve aynı ülke vatandaşı çiftler de başka ülkelerde yaşamaya başlamışlardır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak aynı vatandaşlıkta olmayan çiftlerin boşanmaları bir sorun haline gelmiştir. Bu sorun yalnızca farklı bir ülkede yaşayan yabancı uyruklu bir insanı değil yabancı uyruklu biri ile evli o ülke vatandaşını da etkilemiştir.
Boşanma davalarında mahkemelerin milletlerarası yetkisi, Türk devletler özel hukuku açısından, sadece yabancıları ilgilendirmesi yönüyle değil, bundan daha önemli olarak Türk vatandaşlarını ilgilendirmesi sebebiyle de, üzerinde durulması gereken bir konudur.1 Boşanma bir aile hukuku meselesi olduğu için, uygulanacak hukukun tayininde atıf kuralının nazara alınması gerektiği unutulmamalıdır [MÖHUK m.2(3)].2 Bu bağlamda Milletlerarası Özel Hukuk devreye girmektedir. Bununla birlikte boşanmayı konu alan milletlerarası sözleşmeler mevcuttur: 1902 tarihli Lahey Boşanma Sözleşmesi, 1967 Tarihli Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Sözleşmesi (Türkiye bu sözleşmeyi 1975 tarihinde onaylamıştır.), Boşanma ve Ayrılık Kararlarının Tanınması Hakkındaki 1970 Tarihli Lahey Sözleşmesi…
##TÜRKİYE’DE YABANCI UYRUKLU İNSANLARIN BOŞANMA DAVALARI
###BOŞANMA VE ARILIK
Türkiye’de yabancıların eşlerinden boşanabilmeleri mümkündür. Şöyle ki; 5718 s. MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN’un Boşanma ve Ayrılık başlıklı 14. Maddesi’nde;
- “(1) Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.
- (2) Boşanmış eşler arasındaki nafaka talepleri hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. Bu hüküm ayrılık ve evlenmenin butlanı hâlinde de geçerlidir.
- (3) Boşanmada velâyet ve velâyete ilişkin sorunlar da birinci fıkra hükmüne tâbidir.
- (4) Geçici tedbir taleplerine Türk hukuku uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Türkiye’de, bir yabancı ile Türk’ün, aynı vatandaşlığa sahip yabancıların ve kendi aralarında farklı ülke vatandaşlıklarına sahip yabancıların da boşanabilmeleri mümkündür. Bu durumda karşımıza hangi ülke hukukunun uygulanacağı sorunu çıkmaktadır. Burada boşanma bağlama konusudur. 5718 s. MÖHUK’un 14/1 maddesi gereği önce eşlerin ortak vatandaşlığı olup olmadığına bakılır.
Tarafların müşterek mutad meskeninin de bulunmadığı takdirde ise Türk Hukuku uygulanır. Müşterek milli hukuk, müşterek mutad mesken hukuku veya Türk hukuku ise burada bağlama noktasıdır.
Türkiye’de yabancı uyruklu vatandaşların boşanabilmeleri mümkündür. Türkiye’de, ortak vatandaşlığa sahip iki yabancının boşanmalarına tarafların müşterek milli hukuku uygulanacaktır. Farklı vatandaşlıklara sahip yabancıların boşanmalarına ise müşterek mutad mesken hukuku uygulanacak eğer bu da yoksa Türk hukuku uygulanacaktır. Boşanma ve ayrılığa uygulanacak hukukun tayininde hangi andaki müşterek milli hukukun veya hangi andaki müşterek mutad mesken hukukunun uygulanması gerektiğine ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı için MÖHUK m. 3’de yer alan genel kural uyarınca “dava anındaki” müşterek milli hukuk veya müşterek mutad mesken hukuku uygulanacaktır.3
Bir yabancı ile Türk’ün Türkiye’de boşanmalarına, tarafların müşterek mutad mesken hukuku uygulanacaktır.
Mutad mesken, bir kimsenin belirli bir yerde, o yeri hayat ilişkilerinin merkezi yapmaya yetecek derecede, kısa veya uzun belirli bir süreliğine fiilen oturması şeklinde tanımlanmaktadır.
Yargıtay’a göre, bir kimsenin geçici olarak bir yerde oturması oranın ikametgah olduğunu göstermeyip, yabancıların geçici ikamet izni almış olmaları da ikametgah için yeterli sayılamaz. Türk MÖHUK sisteminde, mutad mesken hukukunun kabul edilmesinin sebebi, mutad mesken hukukunun kişinin menfaatini en iyi şekilde koruyan hukuk olduğunun düşünülmesidir.
İkametgah yerine mutad mesken hukukunun kabul edilmesinin sebebi kişinin ikametgahının farklı bir yerde bulunmasına rağmen fiilen yaşadığı yerin farklı bir yer olmasıdır. Eğer ikametgah hukuku kabul edilseydi bu durumda ortaya hakkaniyete aykırı sonuçlar çıkabilirdi. Örneğin Türkiye’de yaşayan bir Alman vatandaşı ile Türk vatandaşı çiftin ikametgahları farklı ülkelerde olsa bile yaşamlarını belirli bir süre devam ettirdikleri yer farklı bir ülke olabilir. Bu durumda Alman vatandaşı ile Türk vatandaşının boşanmasına uygulanacak hukukun bulunmasında öncelikle tarafların müşterek mutad meskeni olup olmadığına bakılır. Eğer tarafların mutad meskeni Türkiye ise Türk Hukuku, Almanya ise Alman hukuku, Fransa ise de Fransız hukuku uygulanır.
Boşanma ve ayrılık aile hukukuna ilişkindir. Bu nedenle uygulanacak hukukun tayininde MÖHUK 2(3) uyarınca atıf kuralı nazara alınacaktır.
Görüldüğü üzere kanun koyucu, yabancı unsurlu boşanma davalarına doğrudan Türk hukuku uygulamadan önce eşlerin müşterek milli hukukuna, farklı vatandaşlıkta iseler mutad mesken hukukunun uygulanması gerektiğini söyleyerek hakkaniyete uygun davranmıştır.
4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesinde “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” hükmü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde ise “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.(2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Netice olarak, yabancılık unsuru taşıyan boşanma davalarında Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin doğabilmesi için, kural olarak, eşlerden birinin ikametgahının veya eşlerin davadan önce son olarak altı aydan beri oturdukları yerin Türkiye’de bulunması, ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde açılan boşanma davasına davalı eşin yetki yönünden ilk itirazda bulunmamış olması gerekli ve yeterlidir.
Boşanmak isteyen eşlerin müşterek milli hukuku veya mutad mesken hukuku nedeniyle uygulanacak hukuk yabancı hukuk olabilir. Bu durumda Türk hakimi yetkili yabancı hukuk uyarınca kararını verecek yani boşanmada şartlar, boşanma nedenleri ve hükümleri yabancı hukukun uygulanması yoluyla Türk hakimince karara bağlanacaktır.
Başka ülkede yaşayan yabancıların boşanması sorunu yut dışında yaşayan Türkleri de ilgilendirmektedir. Yurtdışında ve özellikle Avrupa ülkelerinde artan Türk varlığı ve bunların zaman içinde bu ülkelerde yerleşmeleri ve orada evlilikler yapmaları neticesinde tabii olarak ortaya çıkan boşanma olayları, bu tür boşanma davalarında Türk ve yabancı mahkemelerin milletlerarası yetkisi sorununu mahkemelerin önüne taşımaktadır.
###NAFAKA TALEPLERİ
Nafaka Taleplerine MÖHUK 14/2 maddesi hükmü uygulanacaktır. MÖHUK’un 14. Maddesinin 2. Fıkrasında “Boşanmış eşler arasındaki nafaka talepleri hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Bu hüküm ayrılık ve evlenmenin butlanı hâlinde de geçerlidir.” Hükmü yer almaktadır. Yani nafakaya ilişkin taleplerde de tarafların vatandaşlıklarına bakılacak önce müşterek milli hukuk yoksa müşterek mutad mesken hukuku eğer o da yoksa Türk Hukuku uygulanacaktır.
Türkiye’de bir yabancı ile Türk’ün boşanmasında öncelikle müşterek mutad mesken hukuku uygulanacak eğer yoksa Türk hukuku uygulanacaktır.
Nafaka konusunda Türkiye’nin taraf olduğu 1973 tarihli, Nafaka yükümlülüğüne Uygulanacak Hukuka İlişkin La Haye Sözleşmesi’nde (RG:6.2.1983-17951) boşanmış eşler arasındaki nafaka taleplerinin Sözleşmedeki genel bağlama kuralının kapsamı dışında tutularak boşanmaya uygulanan hukuka tabi kılınmış olması (m.8) MÖHUK m. 14(2) hükmüyle paralellik arzetmektedir.
Velayet ve velayete ilişkin sorunlarda da MÖHUK 14/3 hükmü gereği birinci fıkra hükümleri uygulanacaktır. Bu durumda da, tarafların müşterek milli hukuku olup olmadığına bakılacak yoksa müşterek mutad mesken hukuku uygulanacaktır. Bunun da bulunmaması halinde ise Türk hukuku uygulanacaktır.
MÖHUK 14/4 maddesi hükmü uyarınca “Geçici tedbir taleplerine Türk hukuku uygulanır.” Boşanma ve ayrılık davaları esnasında söz konusu olabilecek her türlü geçici tedbir talebi ise Türk hukukuna tabi kılınmak suretiyle geçici tedbirlerin mahiyetine uygun bir düzenleme yapılmıştır. [MÖHUK m. 14(4)].12 Türk hukukunda boşanma yalnızca mahkeme kararıyla kurulan bir hukuki işlem olduğu için, MÖHUK’da boşanmanın şekline uygulanacak hukuk konusunda özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
###KAMU DÜZENİNE AYKIRILIK
MÖHUK’un 5. Maddesine göre “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” Bu durum uygulamada karşımıza, boşanma davalarında kadın-erkek ayrımcılığı ve ırk ayrımcılığı hükümleri bulunan hukukların uygulanması olarak çıkabilir. Bu durumda Türk hakimi yetkili yabancı hukuk uyarınca kararını verecek yani boşanmada şartlar, boşanma nedenleri ve hükümleri yabancı hukukunun uygulanması uygulanması yoluyla Türk hakimince karar bağlanacaktır.
##SONUÇ
Netice itibariyle, gelişen dünyada, farklı ülkelerde yaşayan insanların sayısı artmıştır. Bu durum hukuku da doğrudan etkilemiştir. Milletlerarası Özel Hukuk’un çıkış noktası küresel dünyada, farklı ülke vatandaşlarının başka ülkelerde yaşaması durumunda ortaya çıkan uyuşmazlıklara uygulanacak hukuka ışık tutmaktır. Boşanma konusu da sık rastlanılan hukuki uyuşmazlıklardan biridir ve buna hangi hukukun uygulanacağı 5718 s. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da hükme bağlanmıştır. Türkiye’de yabancı unsurlu boşanma davaları, bu davalara uygulanacak hukuk ışığında çözüme kavuşmaktadır. Uygulanacak hukukun belirlenmesi doğrultusunda Türk mahkemeleri gerekli yargılamaları yapar ve boşanma hüküm ve sonuçlarını doğurur. Yabancıların Türkiye’de boşanmaları bu şekilde gerçekleşmiş olur.
Buğra Anıl Aksu
Faaliyet Alanlarımız: