Yayınlanma Tarihi: 20 Kasım 2021

Tüketici Mahkemesi Nedir ve Görevleri Nelerdir?

Tüketici hakem heyetleri veya tüketici mahkemelerine başvurularda yaşanılan en büyük problem kişilerin süreç ve usuller hakkında yeterince bilgiye sahip olmadan ilerlemesidir.

Tüketici hakem heyetleri veya tüketici mahkemelerine başvurularda yaşanılan en büyük problem kişilerin süreç ve usuller hakkında yeterince bilgiye sahip olmadan ilerlemesidir. Danışanlar veya müvekkilerin sıklıkla şikayetçi oldukları nokta tüketici hakem heyetine veya tüketici mahkemesine yapmış oldukları başvuruların usulden veya esastan red alarak istedikleri sonuca ulaşamamasıdır. Bu konuda en büyük etkenlerden birisi kişilerin başvuruları doğru ve detaylı bir şekilde yapmamasıdır. Misal, kişi tüketici hakem heyetine başvuru esnasında taleplerini detaylı bir şekilde belirtmeden başvuruyu yapmış ise tüketici hakem heyetinin veya mahkemenin verdiği karar sonucunda karşı talep yapma imkanı kaybolabilmektedir. Böyle problemlerle karşılaşmamak adına yapılacak en iyi çözümlerden birisi alanında uzman olan avukatlara danışmak olacaktır. Süreci yönetememek hak kaybına yol açacağı için kişilerin mağduriyeti gidermek amacıyla yapmak istediği başvurular veya açmış odluğu davalar sonucunda daha fazla mağdur olması durumu ortaya çıkabilmektedir.

TÜKETİCİ MAHKEMELERİ

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesinde belirtildiği üzere tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmakla yükümlü olan mahkemelere “Tüketici Mahkemesi” denilmektedir. Burada belirtilmek istenen TARAFLARDAN EN AZ BİRİNİN TÜKETİCİ sıfatını taşıyor olmasıdır.

Yargıtay 19. HD., E:2014/2179, K:2014/4686, T:11.03.2014.

“Davaya Tüketici Mahkemesinde bakılabilmesi için davanın taraflarından birinin tüketici olması ve uyuşmazlığın 4077 S. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından doğması gerekmektedir.”

Tüketici mahkemeleri girdiği özel hukuk dalı sebebiyle özel mahkeme niteliğine haizdir. Bunun yanı sıra yargılama silsilesinde ilk derece mahkemesi olarak görev almaktadır.

Görev alanı 6502 sayılı kanun ile belirlenmekle birlikte mahkemeye başvurma yetkisinde olan kişiler; tüketiciler, tüketici örgüleri ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak sayılmıştır.

Tüketici deyiminden, Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi;

Tüketici işleminden, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin,

Tüketici Örgütlerinden, Tüketicinin korunması amacıyla kurulan dernek, vakıf veya bunların üst kuruluşlarının kastedildiği anlaşılmalıdır (TKHK Md.3)

Özelikle işlemin “Tüketici İşlemi” olarak kabul edilebilmesi için gereken diğer önemli bir husus; taraflar arasında gerçekleştirilen işlem tüketici açısından mesleki ve ticari bir amaçla yapılmamalıdır. Tüketici açısından ticari amaçla yapılan işlemde kişi tüketici sıfatını kaybetmektedir.

Bununla birlikte 6502 sayılı kanunun 73. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtildiği üzere, tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar harçlardan muaf kabul edilmektedir.

Ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan Eser sözleşmesi, Taşıma sözleşmesi, Simsarlık sözleşmesi, Sigorta sözleşmesi, Vekalet sözleşmesi, Bankacılık sözleşmesi veya sayılan sözleşmelere benzeyen her türlü sözleşmelerden doğan davalar tüketici mahkemesinde görülmektedir.

Lakin tüm bunların dışında Tüketici Mahkemesi’nde dava açılabilmesi için belirli bir parasal değer sınırının aşılması gerekmektedir. Bu sınır ilgili kanun hükmünün güncellenmesi ile her yıl değişkenlik gösterebilmektedir.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 68. ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği’nin 6. Maddelerinde Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliğ” uyarınca, söz konusu sınırlar 2021 yılı için %9,11 oranında artırılmıştır.

Böylece, değeri 11.330 TL altında olan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetleri görevli iken, bu değerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici mahkemelerinde başvurulması mümkün kılınmıştır.

Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvurulmadan doğrudan tüketici mahkemelerinde dava açılabilmektedir. Eğer ki, taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı itiraz etmek istiyor iseler, kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilmektedirler. Yapılacak itiraz üzerine Tüketici mahkemesi tarafından verilecek karar kesindir.

6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu md.20’ye göre görevi alanına girilmeyen durumlarda mahkeme “görevsizlik kararı” ve “dava dosyasının görevli mahekemeye gönderilmesi kararını” vermektedir. Dikkat edilmelidir ki mahkeme sadece “dava dosyasının görevli mahekemeye gönderilmesine” karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden gönderme yetkisi yoktur. Taraflardan biri görevsizlik kararını kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelidir. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan bahisle aksi takdirde kişi hak kaybına uğramakta tüketici mahkemesinde dava açılmamış sayılmaktadır. Tüketici mahkemesinin vvermiş olduğu görevsizlik kararı üzerine istinaf talepleri 2 hafta içerisinde yapılmalıdır. Bu başvuru üzerine istinaf mahkemesinin “Görevsizlik Kararı” ile ilgili verdiği kararlar kesin kabul edilir.

Tüketici mahkemesinin Görevsizlik Kararı dışındaki diğer kararlarına karşı kararının, usulüne uygun bir şekilde taraflara tebliği edilen günden itibaren 2 haftalık süreye tabidir. Süresi geçmemiş ise yapılacak istinaf başvurusu, kararı veren tüketici mahkemesine bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere verilecek dilekçe ile yapılmaktadır. Fakat bu sürece geçebilmek için kanun belirli şartlar koymuştur. Bunlar:

  1. Kararın nihai karar olması gerekmektedir. Yani kural olarak ara karara karşı kanun yoluna başvurulamaz. (HMK Md.341/1) Lakin bunun bir istinası bulunmaktadır ki bu da ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarıdır.

  2. Aleyhine istinaf başvurusu yapılan tüketici mahkemesi kararında yer alan malvarlığı davasının miktar ve değeri 4.400 TL’yi geçmelidir. (HMK md. 341/2). Aksi takdirde kararlar kesin kabul edilmekte ve aleyhe istinaf başvurusu yapılamamaktadır.

İstinaf kararlarına karşı temyiz kanun yolu da açık olduğundan Tüketici mahkemesinin kararlarının temyiz edilmesi de mümkündür. Yine bu kanun yolu için de belirli istisnalar bulunmaktadır. Bunlar:

  1. HMK md. 362 hükmü gerğince geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar temyiz edilememektedir. Bunlar ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir gibi korumalardır.

  2. Aleyhine temyiz başvurusu yapılan istinaf mahkemesi kararında yer alan miktar ve değer 58.800 TL’yi aşma şartıdır(HMK 362/1-a). Yine aksi takdirde istinaf mahkemesi kararları kesin kabul edilmektedir.

Ek Olarak belirtilmelidir ki 6502 sayılı kanunun 73/A hükmünde Tüketici mahkemelerinde dava açmanın bir şartı olarak Arabulucuk kurumundan bahsedilmiştir. Bu hükümde bazı istisnai hususlar dışında dava açma şartı olarak arabulucuya başvurmak gerekliliği belirtilmiştir. İstinasi hususlar ise;

  • Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
  • Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
  • 73 üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar
  • 74 üncü maddede belirtilen davalar
  • Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar

Şeklinde belirtilmiştir.

TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 66. Hükmünde Tüketici Hakem Heyetleri, tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan heyetler oalrak tanımlanmıştır. Başkanlıkları illerde ticaret il müdürü ve ilçelerde kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülmekte olan tüketici hakem heyetlerinin diğer üyeleri ise belediye, baro, tacir/esnaf ve tüketici örgütü temsilcilerinden oluşmaktadır (TKHK md.66).

Tüketici hakem heyetleri illerde Ticaret İl Müdürlükleri, ilçelerde Kaymakamlıklar bünyesinde faaliyet göstermektedir. Ancak her ilçede tüketici hakem heyeti bulunmamaktadır. Bazı tüketici hakem heyetlerinin yetki alanları daha geniş şekilde belirlenerek hakem heyeti bulunmayan ilçeleri de kapsayacak şekilde yetkilendirilmiş tüketici hakem heyetleri olarak faaliyette bulunmaktadır (TKHK md.66).

Tüketici hakem heyetlerinin görev alanını belirleyen aslında tüketici hakem heyetlerine başvuru sınırlarıdır. Bu sınırlar da tüketici uyuşmazlıklarının değerleri açısından her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yeniden değerleme oranında ilan edilmektedir. 2021 yılı için; büyükşehir belediyesi statüsünde olmayan illerde değeri 11.330 Türk Lirası’nın altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir belediyesi statüsünde bulunan illerde ise 7.550 Türk Lirası ile 11.330 Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine ve değeri 7.550 Türk Lirası’nın altında bulunan uyuşmazlıklar için ilçe tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılması zorunlu kılınmıştır.

2021 yılı için, 11.330 Türk Lirası ve üzerindeki uyuşmazlıkların karara bağlanması amacıyla tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamamaktadır. Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için 6502 sayılı Kanun’un 73/A maddesi kapsamında sırasıyla dava şartı arabuluculuk müessesesine ve tüketici mahkemelerine; tüketici mahkemeleri bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulması gerekmektedir. Belirtilen madde de yine yukarıda anlatıldığı gibi arabulucuk şartı getirilmeyen sınırlı sayıdaki uyuşmazlıkları da sayılmıştır.

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülmekte ve karara bağlanmaktadır. Yapılan başvurunun niteliği, başvuru konusu, mal veya hizmetin özelliği gibi hususlar dikkate alınarak karar süresi en fazla altı ay daha uzatılabilmektedir. Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve buna mukabil talebin başkan tarafından uygun görülmesi neticesinde ise başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilmektedir.

Tüketici hakem heyetleri incelemeleri genel kural olarak dosya üzerinden yapılmaktadır. Lakin gerekli görülen hallerde tüketici hakem heyetleri ayrıca tarafların ve/veya bilirkişinin dinlenilmesine karar verebilmektedir.

Heyet uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan veya ilgili kişi ya da kurum ve kuruluşlardan isteyebilmektedir. İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için tebliğ tarihinden itibaren en fazla 30 gün süre verilmektektedir. Talep edilmesi ve tüketici hakem heyeti başkanlığınca uygun görülmesi durumunda bu süre uzatılabilmektedir. Tüketici hakem heyeti başkanlığınca istenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içinde sunulmaması halinde dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verilmektedir.

Tüketici hakem heyeti başkanı, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine veya re’sen bilirkişi görevlendirebilmektedir. Bilirkişi raporunun hazırlanması için bilirkişiye verilecek süre, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin yazının bilirkişiye tebliğinden itibaren 15 iş gününü geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine bu süre 15 iş gününü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak şartı ile uzatılabilmektedir.

Tüketici hakem heyetlerine şahsen veya avukat aracılığı ile baivuru mümkündür. Ancak yazının başında da belirtildiği üzere usullere uygunluk sürecin yönetimi açısından büyük önem arz ettiği için avukatlık danışmanlığının katkısı yerinde olacaktır. Başvuru daha önceleri elden, posta yoluyla yapılıyordu. Fakat günümüz teknoloji çağında artık elektronik ortamda özellikle e-Devlet Kapısı üzerinden yapılabilmektedir. E-Devlet Kapısı sisteminden Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS) ile tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilmektedir. Fakat belirtilmelidir ki ister elektronik, posta ister elden başvuru yapın ancak başvurular yazılı yapılabilmektedir. Tüketici hakem heyetlerine gidip sözlü bir şekilde süreci ve mağduriyetinizi anlatabileceğiniz bir ortam yoktur. Yazılı başvuru süreci uygulanmaktadır.

Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilmektedir. Başvurular, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, varsa delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte tüketici hakem heyetine verilmesi veya sisteme yüklenmesi ile yapılır. Tüketici hakem heyetlerine yapılmak istenen başvurular. Ticaret Bakanlığı’nın internet sitesinde bulunan başvuru formu kullanılmak suretiyle yapılabilmektedir.

Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular e-Devlet üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi aracılığı ile takip edilebilmektedir.

Başvuru formu kullanılmadan yapılan başvurularda ise kişi, adını, soyadını, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını, adresini ve varsa diğer iletişim bilgilerini, talebini ve Türk Lirası cinsinden uyuşmazlık değeri ile şikayet edilene ilişkin bilgileri yazması/açıklaması zorunludur. Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda, söz konusu değer başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirası’na çevrilir. Elektronik ortamda yapılan başvuruların Tüketici Bilgi Sistemi aracılığı ile yapılması zorunlu kılınmıştır. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması ve varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekmektedir.

Eğer ki bulunduğunuz yerleşim yerinde tüketici hakem heyeti bulunmuyor ise,  ilgili kaymakamlıklarda bulunan irtibat personelleri tarafından başvurularınız alınır ve Tüketici Bilgi Sistemi’nde kaydınız oluşturulur.

Başvuruyu yaptınız fakat karar istediğiniz şekilde çıkmadır. Bu durumda taraflar, tüketici hakem heyeti kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine, tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemesine karara karşı itiraz edebilme imkanına sahiptir. Lakin belirtilmelidir ki daha önce karar veren tüketici hakem heyetine itiraz amacıyla tekrar başvuru yapılamamaktadır. Mahkemeye itiraz aşamasında, tüketiciler 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda düzenlenen harçlardan muaf tutulmuştur. Yani harçları ödemeyeceklerdir. Fakat 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca gider avansı ödenmesi gerekli kılınmıştır.
Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir. Bu demek oluyor ki karara karşı kanun yolu kapalıdır. Yani itiraz sonucu verilen karara itiraz edilememektedir.

Tüketici hakem heyetlerinin kararları tarafları bağlayıcı niteliktedir. Söz konusu kararlar yerine getirilmezse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilamların icrası hükümlerine göre kararın uygulanmasına yönelik işlemler için ilgili icra dairesine başvurulabilir. Bu durum kararın devlet organları aracılığı ile yerine getirilmesi demektir.

Tüketici Hakem Heyetine başvuruyu yaptınız. Lakin karar çıkmadan karşı taraf ile uzlaştığınızı varsaydığımız durumda ise söz konusu durumun ispatına yönelik bilgi ve belgelerin tüketici hakem heyetine iletilmesi gerekmektedir.

KARARLAR:

20. Hukuk Dairesi         2020/367 E.  ,  2020/1064 K.

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Devremülk sözleşmesine dayanan tapu iptali istemine ilişkin olarak açılan davada ... Batı 2. Tüketici ve ... 2. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR
Dava, taraflar arasında düzenlenen devremülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
... 2. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince, söz konusu devremülk satış sözleşmesinin feshinin koşullarının anlaşılması halinde, davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davalıya iadesi gerekeceğinden tapusu iade edilecek taşınmazın ... ili, ... ilçesinde yer aldığının gözetilmesi gerekir. Taşınmazın aynına ilişkin davalarda kesin yetki kuralı gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkilidir. 6100 sayılı HMK’nın 12/1. maddesi gereğince “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir. Tapu kayıtlarına göre taşınmazın ... ili, ... ilçesinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 12/1. Maddesi gereğince taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıkların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözülmesi hususunda kesin yetki söz konusu olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
... Batı 2. Tüketici Mahkemesince ise devremülk sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi yönünde açılan davalarda tapu devri gerçekleşmiş olmasına rağmen uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, kesin yetki kuralı bulunmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Devremülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava, taraflar arasında düzenlenen devremülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan ... 2. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince ... 2. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 27/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

4. Hukuk Dairesi         2021/14396 E.  ,  2021/4539 K.

MAHKEMESİ : Kanun Yararına Temyiz Bürosu

Taraflar arasındaki tüketici hakem heyeti kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde Adalet Bakanlığı'nın talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline konut sigortalı evin su basması sonucu oluşan zararının müvekkilince karşılandığını, davalı hesabına 2.396,00 TL ödendiğini, buna rağmen sigortalı tarafça laminantın yeniden yapılması ve eşyaların yenilenmesi istemiyle il tüketici hakem heyetine başvurulduğunu, il hakem heyetince de laminantın yeniden yapılmasına ve sandalye ile mutfak masasının yenisiyle değiştirilmesine karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu beyanla il tüketici hakem kararının iptalini talep etmiştir.


Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulüne, tüketici hakem heyetinin 9.2.2018 tarih ve 005620180000170 sayılı kararının iptaline karar verilmiş, hükmün Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HMK’nın 363.(HUMK'un 427.) maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Dava, konut sigortasından kaynaklanan il tüketici hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun'un kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun'un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.


6502 sayılı TKHK'nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun'un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.

Yine 6502 sayılı TKHK'nın 70/3. maddesi gereği “Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir.”

Dava konusu olayda, sigortalının kendi sigortacısı aleyhine başvurduğu il tüketici hakem heyeti kararının iptali için davacı sigorta şirketi tarafından Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) dava açılmıştır. Bingöl’de ayrı tüketici mahkemesi bulunmadığından Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.

Kabule göre de; Genel yetki düzenlemesi karşısında özel yaya olan 6502 sayılı TKHK'nın 68/3. maddesi gereği “Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir...”


6100 sayılı HMK’nın yargılama giderlerinden sorumluluk başlıklı 326/1. maddesinde “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Yine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 70/6. maddesi “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir…” şeklinde düzenleme getirmektedir.


Somut olayda Ankara’da bulunan konutun sigorta poliçesi Bingöl ilinde düzenlenmiş olup sigortalının ikametgah adresi poliçede, tüketici hakem heyeti başvurusunda ve mahkemenin gerekçeli karar başlığında dahi Bingöl olarak görünmektedir. Sigortalı şahıs konut sigortasından kaynaklanan tüketici uyuşmazlığında 6502 sayılı TKHK'nın 68/3. maddesine göre seçimlik hakkını kullanarak Bingöl il tüketici hakem heyetine başvuru yapmıştır. Sigorta şirketince il tüketici hakem heyeti kararının iptalinin istendiği Bingöl asliye hukuk mahkemesince; sigortalının ikamet ettiği Ankara’daki evini su basması nedeniyle Bingöl’de açılan Bingöl tüketici hakem heyeti kararının iptali davasında Bingöl tüketici hakem heyetinin yetkisiz olduğu, yetkisiz olarak verilen kararın kaldırılması gerektiği, Ankara ilinde meydana gelen uyuşmazlığın Bingöl tüketici hakem heyetince sağlıklı sonuçlandırılamayacağından bahisle tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiş ise de; sigortalının seçimlik hakkını kullanarak 6502 sayılı TKHK'nın 68/3. maddesi gereği Bingöl il tüketici hakem heyetine başvurmasında hukuka aykırılık olmadığından mahkeme gerekçesi yerinde olmadığı gibi, mahkemece davanın kabulü ile il tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verildiği halde, davalı tüketici aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, Bingöl tüketici hakem heyeti uyuşmazlığı çözmede yetkili olmamasına rağmen davacı aleyhine hüküm kurması nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin bağlı bulunduğu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan tahsiline karar verilmesi de doğru olmadığından, 6100 Sayılı HMK'nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 429. maddesi gereği kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi (1086 Sayılı HUMK’nin 427. maddesi) uyarınca hükmün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile KANUN YARARINA BOZULMASINA, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 13/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

14. Hukuk Dairesi         2018/540 E.  ,  2019/569 K.

MAHKEMESİ: Tüketici Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.11.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen 17.04.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilin ... ili, ... ilçesi, ... Mevkii 267 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki C1 blok 4. kat 12 No'lu; 1. kat 3 No'lu; 3. kat 9 No'lu ve 3. Kat 11 No'lu taşınmazları davalılardan ... Emlak Taş. İnş. İth. İhr. San. Tur. ve Tic. Ltd. Şti'den satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını; dava konusu dört adet dairenin toplam bedelinin 400.000,00TL olduğunu ve satış bedelinin 13 ayda taksitlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davalıların tapu intikalini yapmadığını, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.

... 6. Tüketici Mahkemesince, davacının kâr elde etmek amacıyla 4 adet bağımsız bölümü satın aldığı ve davacının tüketici tanımına uymadığı gerekçesiyle tensiple görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 30.03.2015 tarih, 2014/11930 E, 2015/3488 K sayılı ilamı ile ‘’dava konusu dairelerin toplam bedelinin 400.000 TL olması ve satış bedelinin de 13 ayda ödeneceğinin kararlaştırılmış olması karşısında davacının dava konusu 4 adet bağımsız bölümün ticari amaçla satın alınmadığı anlaşıldığından davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

... 6. Tüketici Mahkemesince, bozma ilamına uyularak HMK m.11-12 uyarınca kesin yetki kuralları gereğince mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine hüküm 13.03.2017 tarihinde kesinleşmiştir.

... 3. Tüketici Mahkemesince, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, ... 3. Tüketici Mahkemesi ile ... 6. Tüketici mahkemesi arasında olumsuz yetki uyuşmazlığı doğduğundan yargı yerinin tayini için dosya Dairemize gönderilmiştir.
Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki başlıklı 6100 sayılı HMK'nın 12. maddesinin birinci fıkrasında "Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.

HSYK Genel Kurulunun 19/03/2014 tarih ve 129 sayılı kararı ile ... Tüketici Mahkemelerinin yargı alanı ... Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi ile aynı olarak belirlenmiştir. Buna göre; ..., ..., ..., ilçelerinin ... Tüketici Mahkemelerinin yetki alanında bulunduğu anlaşılmaktadır.

Somut olayda; ... Mahallesi, ... mevkiinde bulunan dava konusu taşınmazlar 19.03.2014 tarihli ve 129 sayılı HSYK Genek Kurul Kararı uyarınca, ... adresinde bulunduklarından davanın ... 3.Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 3. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

17. Hukuk Dairesi         2014/8686 E.  ,  2014/12626 K.

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Cezai şart istemine ilişkin davada ... 6. Tüketici Mahkemesi ve ... Anadolu 2. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, harici satış sözleşmesi ile satın alınan taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.

... 6. Tüketici mahkemesince ... taşınmazın ...’un kartal ilçesinde bualunduğu ve davalının ikametgahının da Kartal olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
... ... 2. Tüketici Mahkemesi ise; davanın taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı, davalının yetki itirazında bulunmadığından bahisle yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur.
6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi uyarınca her dava kural olarak davalının ikametgahı mahkemesinde açılır. Sözleşmeden doğan davalar ayrıca sözleşmenin icra olunacağı (işin yapılacağı) yer mahkemesinde de açılabilir (HMK. m.10) Taraflar arasında yetki sözleşmesi var ise o yer mahkemesi de yetkilidir. (HMK mad. 17) Anılan bu yasal kurallar dikkate alındığında kamu düzeni gereği istisnalar hariç davacı tarafın bu yer mahkemelerinden birisinde davasını açma konusunda seçimlik hakkı vardır.

Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki başlıklı 6100 sayılı HMK'nın 12. maddesinin 1. fıkrasında "Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir", 3. fıkrasında "bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkin ise, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da dava açılabilir” hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda dava; davacı tarafından harici satış sözleşmesi ile davalı şirketten satın alınan taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir. Bu halde dava, taşınmazın aynından doğan bir dava olmayıp , bu davada yetki kesin değildir. O halde; dava genel yada özel yetkili mahkemede açılabilir. Bu dava açısından özel yetki kuralı bulunmadığına, taraflar arasında yapılan sözleşmede bir yetki şartı belirlenmediğine ve davalı tarafından süresinde yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığına göre, davanın, davalının da ikametgahı olan Kartal ilçesinin bağlı olduğu ... ... 2.Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... ... 2.Tüketici Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.09.2014. gününde oybirliğiyle karar verildi.

GÖZDE TETİK

WhatsApp