Yayınlanma Tarihi: 13 Eylül 2022

POLİÇEDE KABUL

abul, muhatabı poliçe ilişkisi içerisine sokan irade beyanı niteliğinde olduğundan muhatap poliçeyi kabul etmediği takdirde borç altına girmeyecektir.

Kabul, muhatabı poliçe ilişkisi içerisine sokan irade beyanı niteliğinde olduğundan muhatap poliçeyi kabul etmediği takdirde borç altına girmeyecektir. Bu özellik sebebi ile muhatap kabulden önce borçlu dahi olsa yine de poliçeyi kabul zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kabul tek taraflı bir irade açıklamasıdır.

Lakin muhatap poliçeyi kabul etmediği takdirde hamile de belirli opsiyonlar tanınmıştır. Bunlarda birisi kabul etmeme protestosu çekerek başvuru hakkını kullanmasıdır.

Kabul edilmiş poliçenin asıl borçlusu muhatap iken; kabul edilmemiş poliçenin nihai borçlusu düzenleyen olmaktadır.

Kabul için vadeye kadar kabule arz edilmesi gerekmektedir. Özellikle belirtilmelidir ki vade günü kabule arz edilememektedir. Bunun sebebi vade gelmiş olmaktadır ve vade geldiğinde poliçenin vadede ödenmesi gerekmektedir. Lakin düzenlendiği gün kabule arz edilebilmektedir. Poliçenin kabule arz yeri poliçe muhatabının ikametgahıdır. Lakin muhatabın şahsi ve ticari ikametgahı farklı yerler ise ticari yer kabul için ibraz yeri kabul edilmektedir. Ticari ikametgah da muhatap bulunamadıysa yine şahsi yer kabul için ibraz yeri kabul edilmektedir.

Tüm ikametgah kontrolleri ve gerekli çabalara rağmen muhatap ikametgah adreslerinin herhangi birinde bulunamadı o halde poliçe kabul edilmemiş sayılarak kabul etmeme protestosu çekme hakkını hamil kazanmış olacaktır.

Kabul için ibraz edecek şahıs kural olarak hamil olmaktadır. Fakat hamilin usulüne uygun temsilcisi de ibraz edebilmeye haiz olmaktadır. Hamil poliçeyi muhataba ibraz etti fakat muhatap poliçeyi bir sonraki gün tekrar ibraz etmesini istedi böyle bir durumda hamil de bu isteğe rağmen kabul etmeme protestosu çekti. Bu halde senet usulüne uygun ibraz edilmemiş olacaktır. Çünkü bir sonraki gün ibraz etme istemi gerçekleştirilmemiştir. Bu durum da bütün poliçe borçlularının ileri sürebileceği bir def’I durumunu ortaya çıkarmış olmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 691- (1) Poliçe vadeye kadar hamil veya poliçeyi elinde bulunduran herkes tarafından muhatabın yerleşim yerinde onun kabulüne arzolunabilir.

MADDE 692- (1) Düzenleyen, bir süre belirleyerek veya belirlemeden poliçenin kabule arz edilmesini şart koşabilir.

(2) Düzenleyen, üçüncü bir kişinin yerleşim yerinde veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir yerde ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi gereken poliçeler hariç olmak üzere, poliçenin kabule arzını menettiğini poliçeye yazabilir.

(3) Düzenleyen, poliçenin belirli bir tarihten önce kabule arz edilmemesini de şart koşabilir.

(4) Düzenleyen, poliçenin kabule arzını menetmiş olmadıkça, bir süre koyarak veya koymayarak, her ciranta poliçenin kabule arzını şart koşabilir.

MADDE 693- (1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin, düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde kabule arz edilmesi gerekir.

(2) Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de şart koşabilir.

(3) Cirantalar kabule arz sürelerini kısaltabilirler.

MADDE 694- (1) Muhatap, poliçenin, kendisine arz edildiği günü izleyen günde bir daha ibrazını isteyebilir. İlgililer, bu istemin yerine getirilmediğini, ancak bu istem protestoya yazılmışsa ileri sürebilirler.

(2) Hamil, kabule arz edilen poliçeyi muhataba bırakmak zorunda değildir.

MADDE 695- (1) Kabul beyanı poliçe üzerine yazılır ve “kabul edilmiştir” veya buna eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve muhatap tarafından imzalanır. Muhatabın, poliçenin ön yüzüne yalnız imzasını koyması kabul hükmündedir.

(2) Poliçenin, görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart edilmiş olduğu veya özel bir şart gereğince belirli bir süre içinde kabule arz edilmesi gerektiği takdirde, hamil ibraz günü tarihinin atılmasını istemedikçe, kabul hangi gün gerçekleşmişse poliçeye o günün tarihi atılır. Tarih atılmamış olduğu takdirde, hamil cirantalarla düzenleyene karşı başvurma haklarını koruyabilmek için bu eksikliği zamanında düzenlenecek bir protesto ile tespit ettirmek zorundadır.

MADDE 697- (1) Düzenleyen, poliçede, ödemenin nezdinde yapılacağı bir üçüncü kişiyi göstermeksizin, muhatabın yerleşim yerinden başka bir yeri ödeme yeri olarak beyan etmişse, muhatap kabul şerhinde bir üçüncü kişiyi gösterebilir. Aksi takdirde, muhatap, ödeme yerinde poliçeyi bizzat ödemeyi taahhüt etmiş sayılır.

(2) Poliçenin bizzat muhatabın nezdinde ödenmesi şart kılınmışsa, muhatap, kabul şerhinde ödemenin yapılacağı yer olmak üzere, ödeme yerinde bulunan bir adresi gösterebilir.

Kabul İçin İbrazı Mümkün Olmayan Poliçeler:

Görüldüğünde ödenecek poliçelerdir. Bu halde doğrudan ödememe protestosu çekilebilmektedir. Kabul etmeme protestosu çekilememektedir. Fakat düzenleyen belrili bir süre için ödeme ibrazını yasaklayabilmektedir.

Kabule Arzı Yasak Olan Poliçeler:

Bu halde belirtilmek istenen yalnızca düzenleyenin poliçenin kabulüne arzı yasaklayabilmesidir. Kabule arzın yasaklandığı halde kabul etmeme protestosu çekilememektedir. Bu yasak belirli ya da belirsiz süreli şekillerde konulabilmektedir. Fakat yasak kondu ve fakat ibraz edildi akabinde muhatap tarafından da kabul edildiği durumlarda işlem geçerli olmaktadır.

Kabule Arzı Zorunlu Olan Poliçeler:

Kanundan Dolayı Zorunlu Olan Poliçeler: Görülmesinden belirli bir süre sonra ödenecek ve adresli ve yerleşim yerli poliçeler bu kapsamdadır. Görülmesinden belirli bir süre sonra ödeneek poliçelerde düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıl şeklindedir. Fakat düzenleyen süreyi kısaltabilmekte ya da uzatabilmektedir.

Düzenleyenin İradesi Sebebi ile Zorunlu Olan Poliçeler: Bu ahlde düzenleyenin iradesi ön plana çıkmaktadır. Düzenleyen belirli bir süre ya da süresiz şeklinde kabule arzı zorunlu kılabilmektedir. Süreli kılındığı takdirde sürenin sonuna kadar olmakla birlikte, sürenin olmadığı halde vadeye akdar kabule arz edilmelidir. Velev ki bu hususa uyulmadı o halde şart sağlanmadığı gerekçesiyle hamil başvuru hakkını yitirmekte olacaktır.

Cirantaların İradesi Nedeniyle Zorunlu Olan Poliçeler: Cirantalar da düzenleyenin kabule arzı koymadığı hallerde koyabilmektedir. Fakat düzenleyen kabule arzı yasaklamış ise cirantaların koymuş olduğu kabule arz hüküm ifade etmemektedir. Diyelim ki böyle bir yasak kaydı düzenleyen tarafından koyulmadı ve bir ciranta kabule arzı koydu. Böyle bir halde cirantanın usulüne uygun koyulmuş kabule arza karşılık hamil bu ciranta ve avalistine karşı başvuru hakkını yitirmiş olacaktır. Yalnızca o kaydı koyan ciranta ve avaliste karşı geçerli olduğu için hamil diğer cirantalara yahut da avalistlere karşı gidebilmektedir.

KABULÜN ŞEKLİ

Senet üzerine “kabul edilmiştir” gibi ifadeler yazılması ile olmaktadır. Bu tarz ifadeler senedin herhangi bir eyrine yazılabilmektedir. Senedin ön yüzüne muhatap tarafından atılmış olan imza ise kabul hükmündedir. Kabul kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Şartlı kabul edilme halinde kabul etmeme durumu oluşmaktadır. Bu durumun tek istisnası kısmi kabul halidir. Bu halde hamil kabul edilmeyen kısım için de ayrıca kabul etmeme protestosu çekebilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 698- (1) Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadede ödemeyi taahhüt etmiş olur.

(2) Ödememe hâlinde hamil, düzenleyen dahi olsa, poliçeden dolayı 725 ve 726 ncı maddeler gereğince istenebilecek her şeyi kabul edenden doğrudan doğruya isteme hakkını haizdir.

Yine muhatap poliçeyi kendisi bizzat olarak ya da yetkili temsilcisi aracılığı ile kabul edebilmektedir. Buradaki yetki için özel olarak belirtilmesi beklenmekedir. Başka bir ifade ile genel temsil yetkisi kabul edilmemektedir.

Tarih atılması zorunlu olmamakla birlikte görülmesinden belirli bir süre sonra ödenecek poliçelerde vadenin belirlenmesi açısından zorunluluk getirilmiştir. Vadenin atılmadığı takdirde tamamlatma yöntemi uygulanabilmekte iken, tamamlanmadığı hallerde özel bir kabul tarihi belrilemek adına protesto çekilebilmektedir.

Poliçenin Kabul Edilmemesi:

En belirgin sonuçlarından bir tanesi hamilin kabul edilmeme sonrasında kabul etmeme protesto çekebilme hakkıdır. Bu özelliği kullandığı takdirde hamil ayrıca vadeyi beklemek yahut da ayrıca ödememe protestosu çekmek zorunda değildir.

Poliçenin Kabul Edilmesi:

Muhatap poliçeyi kabul ettiği takdirde, poliçe bedelini ödemelidir. Ödedikten sonra düzenleyene yahut da diğer borçlulara karşı başvuramamaktadır.

Kabul edildi fakat senet vadesinde ödenmedi böyle bir durumda Türk Ticaret Kanununun 725 hükmünde yer alan unsurlarından oluşan toplam bedel hamile ödenmelidir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 725- (1) Hamil başvurma yoluyla;

a) Poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi,

b) Vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi,

c) Protestonun ve hamil tarafından tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve

d) Poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini, isteyebilir.

(2) Başvurma hakkı vadenin gelmesinden önce kullanılırsa, poliçe bedelinden bir iskonto yapılır. Bu iskonto başvurma tarihinde hamilin yerleşim yerinde geçerli olan resmî iskonto oranına göre hesap edilir.

KABULDEN DÖNME

Muhatap poliçeyi usulüne uygun kabul ettiği takdirde bu beyanı ile bağlı kalacağı için kural olarak vadede borcu ödemekle yükümlüdür. Bu sebepledir ki tek taraflı irade açıklaması olarak yapmış olduğu kabul işlemi ile birlikte kabulden dönememektedir. Fakat kabul şerhi yazmış ve imzalamış ise hamile vermeden kabulden vazgeçebilmektedir. Poliçedeki kabul şerinin çizilmesi yine kabulden dönüldüğü anlamında kabul edilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 699- (1) Muhatap poliçe üzerindeki kabul şerhini poliçeyi geri vermeden önce çizmiş olursa kabulden kaçınmış sayılır. Kabul şerhinin, poliçenin geri verilmesinden önce çizilmiş olduğu, aksi ispatlanıncaya kadar karinedir.

(2) Bununla beraber, muhatap hamile veya poliçede imzası bulunan bir kişiye poliçeyi kabul ettiğini yazı ile bildirmişse, bunlara karşı kabul beyanı çerçevesinde sorumlu olur.

POLİÇENİN ÖDEME İÇİN İBRAZI Poliçeyi ibraza yetkili kişi senedin meşru hamilidir. Keza hamilin yetkili olan temsilcisi de ödeme için poliçeyi ibraz edebilmektedir. Poliçe ödeme için vadede muhataba ibraz edilmelidir. Ibraz edilmediği takdirde muhatap borcu ödemekle zorunlu kılınamamaktadır. Yine hamil usulüne uygun şekilde ibraz etmediği halde de başvuru hakkını yitirebilmektedir. Öyle ki muhataba poliçe ödeme maksadıyla ibraz edilmediği halde muhatap temerrüde düşmemektedir. Başka bir ifade ile usulüne uygun ibraz etme başvuru hakkını da beraberinde getirmekteedir. Tabii bu halde yalnızca ibraz değil aynı şekilde ödememe protestosunun çekilmesi de zorunlu olmaktadır. Türk Ticaret Kanunu MADDE 712- (1) Bir poliçe 708 inci maddede öngörülen süre içinde ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu, gideri ve riski hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini bir bankaya tevdi edebilir.

Ibraz süresi bakımından, görüldüğünde ödenecek poliçeler için düzenllenme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde; vadeli poliçeler için ise vadeyi takip eden iki iş günü içerisinde ödeme ibraz edilmelidir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 708- (1) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.

(2) Poliçenin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.

Yukarıda da belirtildiği üzere ödeme için yapılacak ibraz borçlunun ikametgahında yapılmaktadır. Yine poliçenin bir takas odasına ibraz edilmesi de ödeme için ibraz kabul edilmektedir. Bu halde ayrıca muhatabın ikametgahına ibraz mecburiyet bulunmamaktadır. Fakat çok önemli bir noktadır ki muhatabın takas odasına dahil olması gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 707- (1) Belirli bir günde ödenecek bir poliçenin düzenlenme yeri ile ödeme yeri arasında takvim farkı bulunduğu takdirde, vade, ödeme yerinin takvimine göre belirlenmiş sayılır.

(2) Takvimleri farklı olan iki yer arasında düzenlenen bir poliçe, düzenlenme gününden belirli bir süre sonra ödenecekse, düzenlenme günü, ödeme yerindeki takvim gününe dönüştürülmek suretiyle vade hesap edilir.

(3) Poliçelerin ibraz sürelerinin hesabında da birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.

(4) Poliçedeki bir kayıttan veya poliçenin içeriğinden, amacın başka olduğu anlaşılırsa, bu madde hükümleri uygulanmaz.

ÖDEMENİN ŞEKLİ

Ödeme için ibraz edildi daha sonrasında muhatap poliçe bedeli ve varsa şart yahut da faizi ödemek durumundadır. Ödeme gerçekleştikten sonra muhatap poliçeden kaynaklı borcundan kurtulmuş olacak ve senetten doğan bütün haklar da ortadan kalkmış olacaktır. Ödeme gerçekleştirilirken poliçenin muhataba teslim edilmesi gerekmektedir. Poliçe teslim edilmediği takdirde muhatap ödemeyi reddedebilmektedir. Başka bir ifade ile poliçenin muhatap tarafından teslim alınması ödendiği sonucunu doğurmaktadır.

Muhatap poliçeyi ödediğinde poliçeden doğan bütün haklar sona ereceği için bütün başvurma borçlularının da sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

Muhatap poliçeyi ödemeden önce ciro silsilesini kontrol etmekle mükelleftir. Poliçeyi ödeyenn muhatap ödeme durumunda ağır kusur bulunmadıkça borçtan kurtulmaktadır. Fakat meşru hamil olmayan kişiye ödeme yapıldığında sorumluluktan kurtulamamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 710- (1) Poliçenin hamili, vadeden önce ödemeyi kabulle yükümlü değildir.

(2) Vadeden önce ödeyen muhatap, bundan doğacak tehlike kendisine ait olmak üzere hareket etmiş olur.

(3) Hile veya ağır bir kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir. Yine daha önce açıklandığı üzere kısmi ödeme de yapılabilmektedir. Muhatap kısmi ödeme yaptığında hamil bu kısmi ödeme teklifini reddedememektedir. Yine kısmi ödeme yapan muhatap yaptığı bu kısmi ödeme için makbuz isteme hakkına sahip olmaktadır. Ayrıca kısmi ödeme de ödenmeyen kısım için de hamil de protesto çekerek başvuru hakkını kullanabilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 709- (1) Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir. (2) Hamil kısmi ödemeyi reddedemez.

(3) Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.

Ödeme Türk Lirası ile yapılabileceği gibi yabancı para ile de yapılabilmektedir. Fakat aynen ödeme kaydının bulunduğu hallerde yabancı para ile ödeme yapılamayacaktır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 711- (1) Poliçenin, ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödeneceği şart koşulduğu takdirde, bedeli, vade günündeki değerine göre o ülke parasıyla ödenebilir. Borçlu, ödemede geciktiği takdirde, hamil poliçe bedelinin dilerse vade günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına dönüştürülerek ödenmesini isteyebilir.

(2) Kanuni rayici olmayan paranın değeri, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir. Bununla beraber, düzenleyen, ödenecek paranın poliçede yazılı belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart edebilir.

(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile yapılmasını (aynen ödemeyi), şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.

(4) Poliçe bedeli, düzenlenme ve ödeme yeri olan ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.

BAŞVURMA HAKKI

Poliçenin kural olarak muhatap tarafından kabul edilip vadede ödenmektedir. Düzenleyen ise poliçenin muhatap tarafından kabul edilip ödeneceğini tahhüt etmektedir. keza ciranta ve avalistler de bu taahhüde katılmışlardır. Muhatabın poliçeyi kabul etmediği ve ödemeği durumlarda başvurma hakkı seçeneği akla gelmektedir. Bu halde taahhüt altına giren kişilerin sorumluluğuna gidilebilmektedir. Muhatap poliçeyi kabul etmediğinde hamil sorumluluk altına giren kişilerden dilediği birisine karşı sıra gözetmeksizin başvurma hakkına sahip olmaktadır. Yine herhangi birine karşı başvuru durumu diğer sorumlu kişilere karşı başvuru hakkını ortadan kaldırmayacaktır.

Müracaat hakkı çerçevesinde en son düzenleyene başvurulabilmektedir. Yine müracaat borçlularından biri borcu ödediği takdiirde borç sona ermektedir. Bir başka versiyon ise, muhatabın kabul etmesi ile birlikte muhatabın asıl ve son borçlu konumuna gelmesi halidir. Bu noktada ödemeyi yapmış olan düzenleyen muhataba başvurabilmektedir. Muhatap tarafından kabul edilmeyen poliçenin son başvurma borçlusu ise düzenleyen olmaktadır.

Protestodan bazı hallerde muafiyetler bulunmaktadır. Şöyle ki, bu hallerde protesto çekmeden de başvurma hakkı kullanılabilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 713- (1) Vadede poliçe ödenmemişse hamil, cirantalara, düzenleyene ve poliçe dolayısıyla taahhüt altına girmiş olan diğer kişilere başvurabilir.

(2) Hamil;

a) Kabulden tamamen veya kısmen kaçınılmış,

b) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap iflas etmiş veya bir ilamla ispatlanmamış olsa da sadece ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış veya

c) Kabul için arz edilmesi menedilen bir poliçenin düzenleyeni iflas etmiş, olursa vadenin gelmesinden önce de aynı başvurma hakkını haizdir.

PROTESTO

Protesto hamilin başvurma hakkını kullanması için kanuni olarak olayın tespit edilmesi durumudur. 2 çeşit protesto bulunmaktadır. Bunlar;

Kabul etmeme protestosu

Ödememe protestosu

Olmak üzere 2 çeşittedir.

Fakat özel durumlar için de ayrıca protestolar çekilebilmektedir. Protestonun şekli, şartları, içerisinde bulundurulması gereken hususları gibi tüm özellik ve gereklilikleri Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir.

Kabul Etmeme Protestosu: Bu protesto şeklinde poliçenin kabul edilmediğinin tespiti için hamil muhataba karşı çekmektedir. Ayrıca kabul etmeme protestosu hamili ek olarak ödememe protestosu çekme zorunluluğundan da kurtarmaktadır.

Kabul etmeme protestosu vadeye kadar çekilebilmektedir. Lakin vade gününde çekilememektedir. Fakat bu genel kuralın da istisnai halleri saklıdır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 716- (1) Protesto;

a) Protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kişilerin adlarını veya ticaret unvanlarını,

b) Kendisine protesto çekilen kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği hâlde, taahhüdünü ifa etmemiş, kendisi bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş olduğuna ilişkin bir şerhi,

c) Sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve

d) Protestoyu düzenleyen noterin imzasını, içerir.

MADDE 718- (1) Kabul, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenmiş bulunup da, bu yüzden protesto düzenlenirse poliçenin bir sureti çıkarılarak protesto bu suret üzerine yazılır. Ödememe Protestosu: Ödememe protestosu, poliçenin ödeme için ibraz edilmiş olmasına rapmen ödenmeme halinde çekilir. Protestonun çekilmesi de bu durumun tespiti içindir. Kısmi ödeme halinde ödenmeyen kısım için de yine ödememe protestosu çekilebilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 716- (2) Kısmi ödeme protestoda belirtilir. (3) Kabul için kendisine bir poliçe ibraz edilmiş olan muhatap, poliçenin ertesi günü tekrar ibrazını istemiş ise bu durum da protestoya yazılır.

MADDE 714- (3) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartını içeren bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi zorunludur. Görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe protestosu, ikinci fıkrada kabul etmeme protestosu için gösterilen süreler içinde çekilir.

Protestodan Muafiyet Halleri:

Senetin ön ya da arka yahut da alonj üzerine “masrafsızdır” veya “protestosuz” gibi ifadeler yazılmaktadır. Bu şekilde, kabul etmeme ya da ödememe protestosundan muaf olunmaktadır. Başka bir ifade ile hamil yine muhataba ibraz edecektir. Fakat ödememe ya da kabul etmeme hallerinde protesto çekemeyecektir.

Bu muafiyet kaydı düzenleyen tarafından konulduğu takdirde herkesi bağlayacağı gibi; ciranta ya da avalistler tarafından konulduğu takdirde sadece kendileri bağlamında hüküm ifade edecektir. Konulmuş olan protestodan maufiyet kaydına karşılık yine de protesto çeken hamil masraflara katlanmakla yükümlü olmakla birlikte protesto geçersiz olmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 714- (6) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap veya kabul için arz edilmesi menedilen bir poliçenin düzenleyeni iflas etmişse, iflas ilamının ibrazı, başvurma hakkının kullanılması için yeterlidir.

MADDE 722- (1) Düzenleyen, ciranta veya aval veren kişi, senet üzerine “gidersiz”, “protestosuz” kayıtlarını ya da bunlara eş anlamlı diğer herhangi bir ibareyi yazıp imzalayarak, hamili başvurma hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe protestosu düzenleme yükümünden kurtarabilir.

(2) Bu kayıt, hamili, poliçeyi süresinde ibraz etmek ve gereken ihbarları yapmak yükümlülüklerinden kurtarmaz. Sürelere uyulmadığını ispat, bunu hamile karşı ileri süren kişiye düşer.

(3) Bu kayıt poliçeyi düzenleyen tarafından yazılmış ise, poliçeden dolayı borç altına girmiş olanların hepsi hakkında geçerli olur; bir ciranta veya aval veren kişi tarafından yazıldığı takdirde, hüküm yalnız ona uygulanır. Düzenleyen tarafından yazılan kayda rağmen hamil yine protesto çekerse giderler kendisine ait olur.

(4) Kayıt bir ciranta veya aval veren kişi tarafından konduğu takdirde, bu kayda rağmen çekilmiş olan bir protestonun gerektirdiği giderleri, poliçeden dolayı borç altına girenlerin hepsi tazminle yükümlüdür.

MADDE 731- (4) Mücbir sebepler vadenin gelmesinden itibaren otuz günden çok sürerse, poliçenin ibrazına ve protesto çekmeye gerek olmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.

Sakat ve Haksız Protesto:

Noterliklerce çekilen her protesto geçerli kabul edilmektedir. Öyle ki diğer bilgilerde eksiklikler olmasına rağmen noterin yalnızca imzasının olduğu protestolar dahi geçerlidir. Fakat aşağıda belirtilen Türk Ticaret Kanunun 721’inci hükmü gereğince belirli şartlar da getirilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 721- (1) Noter tarafından imza edilen protesto kanuna uygun olarak düzenlenmediği veya içindeki kayıtlar yanlış olduğu takdirde de geçerlidir.

(2) Noter hakkında disiplin hükümleri saklıdır.

Başvurma Hakkının Doğması İçin Aranan Koşullar:

Başvurma hakkının vadeden sonra kullanılması: Hamil vadede muhataba poliçeyi ibraz etmekle mükelleftir. Muhatabın ödemeyi reddetmesi halinde başvurma hakkı doğmaktadır. Bu hakkın doğması için ek olarak protestoda çekilmelidir. Portestodan maufiyet gibi istisnai haller saklı kalmak kaydı ile protesto çekilmediği takdirde başvuru hakkı kullanılamamaktadır.

Başvurma hakkının vadeden önce kullanılması: Bu halde, poliçenin kısmen yahut da tamamen kabul edilmiş olan durumlar incelenmektedir. Kısmen kabul edilmediği halde kabul edilmeyen kısım için başvurma hakkı kullanılmaktadır. Başka bir durum olarak muhatabın iflas etmesi yahut da ödemeleri tatil etmesi halinde yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması durumudur. Bir diğer ihtimal ise kabul için ibrazı yasaklanmış olan bir poliçenin düzenleyen tarafın iflas etmesi halidir.

Başvurma Hakkının Kapsamı:

**Hamilin Hakkı: **

Hamil başvurma yoluyla;

  • Poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi,

  • Vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi,

  • Protestonun ve hamil tarafından tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve

  • Poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini, isteyebilmektedir.

Başvurma hakkı vadenin gelmesinden önce kullanılırsa, poliçe bedelinden bir iskonto yapılmakatdır. Bu iskonto başvurma tarihinde hamilin yerleşim yerinde geçerli olan resmî iskonto oranına göre hesap edilmektedir.

Ödeyen kişinin hakkı: Poliçe bedelini ödemiş olan kişi kendisinden önce gelen borçlulardan;

Ödemiş olduğu tutarın tamamını,

Ödeme tarihinden itibaren bu tutarın faizini,

Yaptığı giderleri ve

Poliçe bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini, isteyebilmektedir.

Başvurma Hakkının Düşmesi:

Hamil; görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz, kabul etmeme veya ödememe protestosunu düzenleme, “Gidersiz iade olunacaktır” kaydının bulunması hâlinde, poliçeyi ödeme amacıyla ibraz, için belirli süreleri geçirirse, kabul eden kişi hariç olmak üzere, cirantalara, düzenleyene ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları kaybetmektedir.

Hamil, kabul amacıyla ibraz edilmesi için düzenleyenin verdiği süreye uymadığı takdirde kabul etmeme ve ödememe sebebiyle başvuru haklarını kaybetmektedir velev ki düzenleyicinin yalnız kabule ait sorumluluğu istisna etmek istediği kayıttan anlaşılsın.

Ciroda ibraz için bir süre şart kılındığı halde ciranta bu süreyi ileri sürebilmektedir.

Görüldüğünde yahut da görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenecek poliçeler için düzenlenme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ibrazı zorunlu kılınmıştır. Bu süreler içerisinde ibraz edilemeyen poliçelerde hamil başvuru hakkını kaybetmektedir. Süresi içerisinde ibraz edildi fakat protesto çekilmedi bu hak yine kaybedilmektedir. Anlaşılmaktadır ki kabul için ibraz ihtiyari bir gerekliliktir. Protesto çekilmesine engel bir mücbir sebebin varlığı halinde Türk Ticaret Kanunu 731’inci hükmüne bakılmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 731- (1) Kanunen belirli olan süreler içinde poliçenin ibrazı veya protesto düzenlenmesi, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzatılır.

(2) Hamil, mücbir sebepleri gecikmeksizin kendinden önce gelen kişiye ihbar etmekle ve bu ihbarı, altına tarih, yer ve imzasını da koyarak poliçeye veya alonja kaydetmekle yükümlüdür. Bunun dışında 723 üncü madde hükümleri uygulanır.

(3) Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra hamilin, poliçeyi gecikmesizin kabul veya ödeme amacıyla ibraz ve gereğinde protesto çekmesi şarttır.

(4) Mücbir sebepler vadenin gelmesinden itibaren otuz günden çok sürerse, poliçenin ibrazına ve protesto çekmeye gerek olmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.

(5) Görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeler hakkında otuz günlük süre, hamilin kendi cirantasına mücbir sebebi ihbar ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz süresinin bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçelerde otuz günlük süre, poliçede belirtilen süre kadar uzar.

(6) Hamilin veya poliçeyi ibraza veya protesto çekmeye memur ettiği kişinin yalnız kendilerine ait olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.

Mücbir sebep ortadan kalkar kalkmaz ivedilikle protesto çekilmelidir. Aksi halde yine başvurma hakkı düşmüş kabul edilecektir.

İHBAR ZORUNLULUĞU

Hamil, protesto gününü veya poliçede “gidersiz” kaydı mevcut olduğu halde ibraz gününü izleyen dört iş günü içerisinde kabul etmeme veya ödememe hâllerini, kendi cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorunda kabul edilmiştir.

Her ciranta aldığı ihbarı, bunları aldığı günü izleyen iki iş günü içinde önceki ihbarları yapan kişilerin adlarını ve adreslerini de göstermek suretiyle, kendi cirantasına ihbar etmektedir. Düzenleyene gelinceye kadar bu sıra şekliyle hareket edilmektedir. Süreler önceki ihbarın alındığı tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır. Bir ciranta adresini hiç yazmamış veya okunması mümkün olmayacak şekilde yazmış ise, ihbarın ondan önceki cirantaya yapılması yeterli kabul edilmektedir.

İhbarı yapacak olan kişi bunu noter aracılığıyla veya sadece poliçenin iadesi yoluyla yapabilmektedir. İhbarı yapmakla yükümlü olan kişi bunu belirli süre içinde yaptığını ispat etmek zorundadır. Belirtilen süreler içerisinde ihbarname göndermeyen kişi başvurma hakkını kaybetmese de ihmalinden doğan zarardan sorumlu olmaktadır. Fakat, bu zarara ilişkin tazminat borcu poliçe bedeliyle sınırlı kalmaktadır.

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME

Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması nedeniyle, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş olsa dahi, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalmaktadırlar.

Sebepsiz zenginleşmeden doğmuş olan hak, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilmektedir. Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülememektedir.

Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıl olmakla birlikte; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.(TTK md.732)

KARARLAR

  1. Hukuk Dairesi 2016/6540 E., 2017/5719 K. “Davalı vekili, davacı ile üzerinde anlaşılmış bir metin bulunmadığını ve hangi sözleşme üzerinde mutabakata varıldığının meçhul olduğunu, davacı tarafça sunulan icabın kabul ile sonuçlanmadığını ve sözleşmenin hiç bir zaman kurulmadığını, davacının da sözleşmenin kurulduğuna ilişkin her hangi bir belge sunamadığını, primlerin ödenmiş olmasının sözleşmenin kurulması için yeterli olmadığını, zira poliçenin zorunlu unsurlarından olan sigorta konusu ve prim tutarı dahi belirlenmemiş iken ve davalı tarafça her hangi bir onay ve kabul olmaksızın, davacı tarafça bir poliçe düzenlenip primlerin ödenmiş olmasının davacıyı haklı kılmayacağını, şirket yöneticilerinin belli olduğunu, ...'nın şirket yetkilisi olmadığını, bu hususun davacının bilgisinde bulunduğunu ve bu kişinin sözleşme yaptığı kabul edilse dahi müvekkilinin onayının bulunmadığını, davalının rızası olsa bile prim vade tarihi itibariyle ödenmediğinden TTK 1437. maddesi gereğince sözleşmeden caymış sayılması gerektiğini, zira 3 ay içinde bunun talebinin gerektiğini, bu nedenle davacının talep edebileceği bir alacağının bulunmadığını, yine sözleşmenin bir an için kurulmuş olduğu kabul edilmiş olsa ve davalının rızası olsa bile sözleşmenin yok hükmünde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ile davalı arasındaki görüşmelerin şirket yetkilileri ile değil, davalı şirkette çalışan uzman kişi eliyle yürütüldüğü ve bu uzman kişi ile davacı arasında en son yapılan yazışmalarda dahi henüz kabul edilmiş bir icabın, bir teklifin bulunmadığı, bu haliyle de esaslı noktalarda bir anlaşmanın da olmadığı, görüşme tutanakları ile sabit olduğu üzere, görüşmelerin davacının irade açıklaması yani icabı teklif aşamasında kalmış olduğu, davalı tarafça bu icaba karşılık örtülü veya açık bir şekilde bir kabul beyanı söz konusu olmadığı, ne poliçe kapsamı ne de prim ve primin ödeme şekilleri gibi taraflar arasında davacı tarafça kurulduğu iddia edilen sözleşmenin esaslı unsurları olan hususlarda henüz bir anlaşma bulunmadığı, buna göre de davacının davalıdan herhangi bir talepte bulunmasını haklı kılacak dayanak sözleşmenin olmadığı gerekçesiyle sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir.”

17. Hukuk Dairesi 2014/8595 E., 2016/5905 K.

“O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1409. maddesi (Eski TTK 1281.) gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Bu durumda mahkemece, kazanın münhasıran alkol etkisi altında meydana gelip gelmediği, kazanın meydana gelmesinde başka etkenlerinde rol alıp almadığı hususunda, içlerinde nöroloji uzmanının da bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Somut olayda; davacı şirkete trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olan aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat eden ...'un hak sahiplerine poliçe kapsamında davacı tarafından tazminat ödemesi yapılmış olup davacı, poliçe kapsamında yaptığı ödemenin sigortalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir. Trafik sigortacısı tarafından sigorta sözleşmesi uyarınca sigortalıya karşı açılan rücuen tazminat davalarında, sigortalının sorumlu olduğu miktar yapılan ödeme miktarı olmayıp gerçek zarar miktarı kadardır. Bu nedenle mahkemece, zarar görenlere yapılması gereken gerçek ödeme miktarı tespit edilerek davacı tarafça yapılan ödeme miktarı daha fazla olsa da davalının gerçek zarar miktarıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece öncelikle ...'un yakınlarının yoksun kaldığı gerçek destek zararı miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki mahkemece, zarar miktarı hususunda herhangi bir bilirkişi raporu alınmamıştır. Bu durumda mahkemece, davalının gerçek zarar miktarıyla sorumlu olduğu nazara alınarak ödeme tarihindeki (16.05.2011) verilere göre destek ...'un yakınlarının destekten yoksun kalma zararlarının hesaplanması amacıyla aktüer uzmanı bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

4. Hukuk Dairesi 2021/468 E., 2021/2040 K.

“Şu durumda; davanın hem davacılar tarafından yargılama sırasında, hem de davacılarla birlikte maddi zarardan poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere müştereken ve
müteselsilen sorumlu olan dava dışı sigorta şirketi tarafından tazminat hükmünün verilmesinden sonra yapılan ödemeler nedeniyle davalıların sebepsiz zenginleştiği olgusuna yönelik olduğu, davalıların maddi zararın tazmini için sigorta şirketi tarafından yapılan mükerrer ödeme sebebiyle hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen miktarda fazla ödeme almış oldukları anlaşılmakla; davacılar vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin 20/10/2020 tarihli ve 2020/515 esas, 2020/2530 karar sayılı bozma kararı kaldırılmalı ve yerel mahkeme kararı açıklanan nedenlerle onanmalıdır.”

4. Hukuk Dairesi 2021/4651 E., 2021/8345 K.

“Davalı ..., davacının yaralandığı kazaya karışan karşı aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK'nun 99/1. maddesi ile ... Genel Şartları'nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Sigorta şirketine yapılmış bir başvurunun bulunmadığı durumda ise, davanın açılmasıyla temerrüde düşen sigortacının dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulması gerekir.”

4. Hukuk Dairesi 2021/6030 E., 2021/8056 K.

“Davacı vekili, meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını ve %90 maluliyeti sebebi ile ömür boyu bakıma muhtaç hale geldiğini açıklayarak bakıcı gideri tazminatı talep etmiş, Uyuşmazlık Hakem Heyetince sürekli maluliyete ait teminat limitinin 310.000,00 TL olması, sürekli maluliyet nedeniyle bu miktarın tamamının başvuru sahibine ödenmesi sebebiyle sürekli bakıcı gideri için ödenecek bir miktar kalmadığı gerekçesiyle davacının başvurusunun reddine karar verilmiş; davacının vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir. Davalıya sigortalı sürücünün kullandığı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde; ölüm ve sakatlanma kişi başına teminat limiti 310.000,00 TL, tedavi gideri kişi başına teminat limiti 310.000,00 TL olarak belirlenmiş ve kaza tarihi itibari ile geçerli olan poliçe limitleri 310.000,00 TL’dir. Bahsedilen iki sorumluluğun her biri diğerinden bağımsızdır. 6098 Sayılı TBK'nun 54.maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ... Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir. Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri; mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir. Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dairenin kökleşen içtihatları da bu yöndedir. Bu halde İtiraz Hakem Heyetince yaşam boyu bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatından olduğunun gözetilerek davacı vekilinin anılan yöne ilişkin itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yaşam boyu bakıcı giderinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

4. Hukuk Dairesi 2021/6243 E., 2021/8655 K.

“İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacı tarafın bakıcı gideri tazminatının 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ... Genel Şartları gereği poliçe teminatı kapsamı dışında bırakıldığı gerekçesiyle bu kalem yönünden davalının sorumluluğunun bulunmadığı yönünde karar verilmiştir... Genel Şartları'nın A.5-c maddesiyle, zarar görenin tedavisinin tamamlanmasından sonra tespit edilen sürekli maluliyetine bağlı sürekli (ömür boyu) bakıcı giderlerinden, sürekli sakatlık teminatı ve bu teminata ilişkin limit dahilinde sigortacının sorumlu olacağı düzenlemesi yapılmıştır. Ancak; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ... Genel Şartları'na karşı yapılan başvurular üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK'nun 90. maddesindeki "bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu iptal kararı gereği; sigorta teminatına giren ve girmeyen zararların belirlenmesi; zarar sigorta teminatına girmekle birlikte, poliçedeki hangi teminata girdiği belirlemesinin, ... Genel Şartları'na göre yapılması mümkün değildir. Anılan belirlemelerin, KTK ve bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Bu itibarla; Anayasa'ya aykırı olduğu için bir kısım hükümleri iptal edilen ... Genel Şartları'na ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin kararı, KTK, BK ve yerleşik Yargıtay uygulamaları dahilinde belirleme yapılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı gereği, ... Genel Şartları'nın A.5-c maddesine göre bakıcı giderlerinin sürekli sakatlık teminatı kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı; bakıcı gideri zararının, AYM iptal kararı da dikkate alınarak Dairemizin önceki yerleşik uygulamaları gereği, tedavi giderleri teminatında yer aldığı hususu hep birlikte ele alındığında, İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan değerlendirmenin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davaya konu edilen geçici dönem bakıcı gideri zararının, poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”

17. Hukuk Dairesi 2021/2154 E., 2021/3015 K.

“Davacı vekili, davalıya ait konut için 2005/2006 ve 2006/2007 vadeli sigorta poliçesi düzenlediklerini, anılan poliçeler nedeniyle davalıya toplam 160.951,47 TL. hasar bedeli ödediklerini; Yalova Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/169 Esas ve 17.02.2011 tarihli kararıyla, davalının davacı şirkete karşı nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediğine hükmedildiğini, davalıya ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme niteliği taşıdığını belirterek, davalıya ödenmiş bulunan 160.951,47 TL'nin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, ceza mahkemesince verilen kararın hukuk mahkemesini bağlamayacağını, ceza mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini, dolandırıcılık sayılan fiilin hasarın oluşumuna ilişkin değil hasarla ilgili mükerrer belge ibrazına ilişkin olduğunu, mükerrer belge sayılan belgelerle davacıdan değil ceza davasındaki diğer müşteki Axa Sigorta'dan talepte bulunulduğuna ve o şirketçe de ödeme yapılmadığından suçun teşebbüs aşamasında kaldığına karar verildiğini, ceza mahkemesince suçun teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle zarar doğmadığının da açıkça tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalının mahkumiyetine karar verilen dolandırıcılık suçunun, rizikonun gerçekleşip sona ermesinden sonra, tazminat tutarının artırılmasına teşebbüsten ibaret olduğu; davalının bu eyleminin hırsızlık ve yangın rizikolarının poliçe teminatı dışına çıkmasına yol açmayacağı; davalıca verilen mükerrrer belgelere göre sigorta şirketlerinin ödeme yapmadığı ve herhangi bir zararın doğmadığı gözönüne alındığında, davacı sigortacı tarafından davalıya her iki riziko için ödenen tazminatların istirdatının uygun olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalı hakkındaki ceza davasında verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararının mahiyeti de gözetildiğinde, davacı sigortacının ödediği ve istirdatını talep ettiği bedellerin, davacı poliçelerindeki yangın ve hırsızlık rizikolarına ilişkin teminat kapsamında kalmasına; davacı sigortacı, kendi aldığı eksper raporlarındaki hasar bedellerini davalıya ödediğinden, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda bu miktarlar için yeniden hesaplama yapılmamış olmasında bir isabetsizlik görülmemesine, belgelerin dava dışı sigorta şirketine verilmesine ve bu belgelere göre ödeme yapılmamasına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA”

  • GÖZDE TETİK
WhatsApp