Yayınlanma Tarihi: 13 Eylül 2022

POLİÇE NEDİR ?

Poliçede üç kişi bulunmaktadır. Bunlar; lehtar, muhatap ve düzenleyen şeklindedir. Bu sayılan kişiler arasında üçlü bir ilişki bulunmaktadır. Ilişkide poliçeyi düzenleyen muhataba poliçe bedelini ödeme ve lehtara da alma yetkisi vermektedir.

Poliçede üç kişi bulunmaktadır. Bunlar; lehtar, muhatap ve düzenleyen şeklindedir. Bu sayılan kişiler arasında üçlü bir ilişki bulunmaktadır. Ilişkide poliçeyi düzenleyen muhataba poliçe bedelini ödeme ve lehtara da alma yetkisi vermektedir.

Poliçedeki bu üçlü ilişki sonucunda iki ayrı kişiye yetki verilmesi sonucunda çifte yetki veren havale ilişkisi doğmuş olmaktadır. Türk Ticaret Kanununda tam olarak poliçenin tanımı olmamakla birlikte unsurları sayılırken kavram tanımlanmaya çalışılmıştır.

Hamil, kendinden önce gelen ciranta, muhatap veya düzenleyen ya da avalistlerden poliçe bedeli tahsil edebilmektedir. Hamilin kendinden önceki kişilere bu şekilde başvurma hakkı müracaat olarak adlandırılmaktadır.

Muhatapın poliçeyi kabul etmesinden itibaren muhatap poliçenin asli borçlusu haline gelmektedir. Buradaki kabul soyut bir kambiyo taahhüdü olmaktadır. Bu andan itbaren, düzenleyen kişi de muhataba karşı talep hakkına sahip olmaktadır.

Bu sayılanlar doğrultusunda poliçe başvurma hakkını bünyesinde bulunduran, piyasada dolanım yeteneğine sahip olan, kabul açısından özel düzenlemelere tabi olan bir havale ilişkisini ihtiva etmektedir.

POLİÇENİN UNSURLARI

Türk Ticaret Kanunu MADDE 671- (1) Poliçe; a) Senet metninde “poliçe” kelimesini, senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde poliçe karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Belirli bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havaleyi, c) Ödeyecek olan kişinin, “muhatabın” adını, d) Vadeyi, e) Ödeme yerini, f) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, g) Düzenlenme tarihini ve yerini, h) Düzenleyenin imzasını, içerir. MADDE 673- (1) Poliçe bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği gibi, bizzat düzenleyen üzerine veya bir üçüncü kişi hesabına da düzenlenebilir.

ZORUNLU UNSURLAR:

Poliçe Kelimesi:

Eğer ki senet poliçenin kanunda sayılı tüm zorunlu unsurlarını bünyesinde ihtiva etti ve fakat “poliçe” kelimesi senette bulunmuyor ise bu senet poliçe değil, “emre yazılı havale” hükmündedir. Emre yazılı havalenin kabulü için ise ibraz edilmeli ve daha sonrasında havale olunan kişi tarafından kabul edildiği takdirde kabul poliçe hükmünde sayılmaktadır. Velev ki kabul edilmedi böyle bir durumda hamil başvurma hakkını kullanamamaktadır.

Belirli Bir Bedelin Kayıtsız ve Şartsız Havalesi:

Belirli bir meblağın havalesi gerekmektedir. Buradaki “meblağ”dan kasıt bir miktar paraya karşılık gelmelidir. Para dışındaki bir şeyin havalesi poliçenin bu şartına karşılık gelmemektedir. Fakat paranın hangi ülke parası olacağı konusunda kanunen bir sınırlandırma bulunmamaktadır. Bunun bir istisnası “aynen ödeme kaydı” nın bulunduğu durumlardır.

Havale edilen tutar açık ve net bir şekilde kesin bir meblağa denk gelmelidir. Bedelin hem yazı hem de rakamla yazılı olduğu hallerde yazı geçerli kabul edilmektedir. Eğer ki yazı veya rakamla briden fazla kez bedel yazıldıysa, düşük meblağda olan tutar kabul edilmektedir.

Bir diğer nokta poliçeye “ödeyiniz” ya da “hesabıma geçiriniz” gibi emre hükmü taşıyacak eklemeler poliçeyi geçersiz kılmaktadır. Fakat “bedeli nakden alınmıştır” veya “bedeli malen alınmıştır” gibi ifadeler ilave bilgi olarak kabule edilmekte ve senedin geçerliliğini etkilememektedir.

Aşağıdaki hüküme göre faizin önceden belirlenerek bedele eklenmesinin önüne geçilmiştir. Bir başka deyişle, kesin vadeli poliçede faiz şartı yazılamadığı gibi yazıldığı halde senete faiz yazılmamış sayılmaktadır. Eğer ki faiz için başlangıç tarihi belirtilmedi böyle bir durumda faiz düzenlenme tarihinden itibaren başlamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 675- (1) Görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçeye, düzenleyen tarafından faiz şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır.

(2) Faiz oranının poliçede gösterilmesi gerekir; gösterilmemiş ise faiz şartı yazılmamış sayılır.

(3) Başka bir gün belirtilmemişse, faiz, poliçenin düzenlenme gününden itibaren işler.

MADDE 676- (1) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.

(2) Poliçe bedeli yalnız yazıyla veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli sayılır.

Muhatabın Adı ve Soyadı:

Muhatap birden fazla kişi olabilmektedir. Böyle bir durumda tüm muhatapların adı/soyadı veya ünvanları poliçede belirtilmelidir. Eğer ki muhatap gerçek kişi o zaman muhatabın adı ve soyadı poliçeye yazılmalıdır. Muhatap tüzel kişi ise muhatabın ticaret ünvanı ya da kanuni ismi poliçeye yazılmalıdır.

Birden fazla muhatabın olduğu durumda her birinin ayrı ayrı kabulü gerekmektedir. Birisinin kabul edilmediği halde hamil protesto çekerek başvuru hakkını kullanabilmektedir.

Lehtar:

Lehtar lehine poliçe düzenlenen kişidir. Poliçe kimin adına düzenlenmekte ise veya kimin emrine ödenecek ise onun adını da bünyesinde açıkça bulundurmalıdır. Buradaki önemli nokta poliçede lehtarın adının bulunması zorunlu özelliği ile hamiline düzenlenememektedir. Lakin lehtarın poliçede adının bulunması senedi nama yazılı hale getirmemektedir. Poliçenin nama yazılı hale getirilmesi ancak senede menfi emre kaydı düşülerek yapılabilmektedir.

Lehtar birden fazla kişi olabilmektedir. Fakat böyle bir durumda tüm lehtarlar birlikte hareket etmelidir.

Düzenlenme Tarihi:

Poliçenin bir diğer zorunlu unsuru düzenlenme tarihidir. Bu zorunluluk senedin süresinde ibrazı veya düzenleyenin ehliyetinin tespiti ya da vadenin belirlenmesi açısından büyük bir önem arz etmektedir.

Düzenlenme tarihi gün/ay/yıl olarak yazılmaktadır. Düzenlenme tarihinde gerçekte olmayan bir gün yazıldığında poliçe geçersiz hale gelmektedir.

Düzenleyenin İmzası:

Imza el yazılı olmalıdır. E-imza yahut işaret vb. Geçerli kabul edilmemektedir. Bu unsurun zorunlu olmasının sebebi düzenleyenin, senedin muhatap tarafından ödeneceğinin ve muhatap tarafından ödenmemesi durumunda ödemenin kendisi tarafından yapılacağını belirtilmesi açısından önemlidir.

Düzenleyen, muhatabın senedi kabul etmemesinden sorumlu olmayacağına dair kayıt düşebilse de ödememeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıt düşememektedir.

Genel vekaletname ile kambiyo taahhüdünde bulunulamamaktadır. Bunun sebebi temsilci sıfatıyla kambiyo tahhüdünde bulunmak için özel yetki gerekmesidir. Bunun bir tek istisnası ticari temsilcidir. Fakat poliçenin temsilci vasıtasıyla düzenlendiği halde ise yetkili kılınan temsilcinin imzaladığı poliçeden temsil olunan kişi sorumlu olmaktadır. Fakat temsilcinin temsilen imza atarken temsilen attığını açık bir şekilde belirtmesi gerekmektedir.

Temsile yetkili olmayan şahıslar tarafından atılan imzalar sonucunda kendileri sorumlu olmaktadırlar.

ALTERNATİF ZORUNLU UNSURLAR

Ödeme Yeri:

Ödeme yerinin gösterilmesi özellikle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 10’uncu hükmüne göre poliçede herhangi bir uyuşmazlık çıktığında yetkili mahkemenin tayini açısından önerm arz etmektedir. Yine vadenin belirlenmesi ve ne şekilde ve hangi para cinsinden ödeneceği açısından hangi ülke kanunlarının geçerli olduğunun tespiti açısından önem arz etmektedir.

Ödeme yeri poliçenin vadesi geldiğinde nerede ödeneceğini göstermektedir. Tek bir ödeme yeri yazılmalıdır. Aletnatif ödeme yeri yazıldığı halde poliçe geçersiz olmaktadır. Eğer ki poliçede açıkça bir yer belirtilmemişse böyle bir durumda muhatabın adının yanında yazılı olan ödeme yeri olarak kabul edilmektedir. Muhatabın adının yanında bulunan alanda da herhangi bir ödeme yeri belirtilmemiş ise senet poliçe niteliğini kazanamayacaktır.

Sayılı sebepler sonucunda ödeme yeri açısından iki tür poliçe bulunmaktadır. Bunlar; adresli poliçe ve yerleşim yerli poliçe şeklindedir.

Adresli poliçe, düzenleyen tarafından ödeme yeri olarak muhatabın yerleşim yeriinden başka bir adresin gösterilmesi halinde söz konusu olmaktadır. Muhatap herhangi bir poliçeyi adresli poliçeye dönüştürebilmektedir. Fakat cirantalar poliçeyi adresli poliçeye dönüştürememektedirler.

Yerleşim yerli poliçede ödeme yeri olarak muhatabın ikametgahı dışında bir yer gösterilmiştir. Böyle bir durumda yerleşim yerli poliçe yalnızca düzenleyen tarafından oluşturulabilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 674- (1) Poliçe, bir üçüncü kişinin nezdinde, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir yerde ödenmek üzere düzenlenebilir. MADDE 711- (1) Poliçenin, ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödeneceği şart koşulduğu takdirde, bedeli, vade günündeki değerine göre o ülke parasıyla ödenebilir. Borçlu, ödemede geciktiği takdirde, hamil poliçe bedelinin dilerse vade günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına dönüştürülerek ödenmesini isteyebilir.

(2) Kanuni rayici olmayan paranın değeri, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir. Bununla beraber, düzenleyen, ödenecek paranın poliçede yazılı belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart edebilir.

(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile yapılmasını (aynen ödemeyi), şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.

(4) Poliçe bedeli, düzenlenme ve ödeme yeri olan ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.

Düzenlenme Yeri:

Senedin yani poliçenin nerede düzenlendiği senette belirtilmelidir. Bu unsur yerine getirilmediği takdirde senet geçersiz hale gelebilmektedir. Başka bir deyişle poliçe olarak varolamamaktadır. Fakat düzenlenme yerinin gösterilmediği hallerde, düzenleyenin adı ve soyadının yanında gösterilen yer düzenlenme yeri olarak kabul edilmektedir.

Buradan çıkarılacak sonuç ise, düzenlenme yeri veya düzenleyenin adının yanında herhangi bir yer yazılmamış ise yani bu ikisinden birisi de bulunmuyor ise poliçe geçersiz olmaktadır. Senet poliçe olarak varlığını sürdürememektedir.

İHTİYARİ UNSURLAR

Vade:

Türk Ticaret Hukuku

MADDE 672- (2) Vadesi gösterilmeyen poliçenin görüldüğünde ödenmesi şart edilmiş sayılır.

Yukarıdaki hüküm Türk Ticaret Kanununun 671’inci hükmünün birinci fıkrasındaki d bendindeki vade unsurunun ihtiyari özellik kazanmasına sebebiyet vermiştir.

Hüküm ve diğer maddeler uyarınca poliçeye dört türlüm vade konulabilmektedir. Bunlar;

Görüldüğünde ödenmek üzere,

Dörülmesinden belirli bir süre sonra ödenmek üzere,

Düzenlenme tarihinden belirli bir süre sonra ödenmek üzere,

Belirli bir tarihte ödenmek üzere

şeklindedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 703- (1) Bir poliçe;

a) Görüldüğünde,

b) Görüldükten belirli bir süre sonra,

c) Düzenlenme gününden belirli bir süre sonra,

d) Belirli bir günde, ödenmek üzere düzenlenebilir.

(2) Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler batıldır.

MADDE 708- (1) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.

(2) Poliçenin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.

MADDE 712- (1) Bir poliçe 708 inci maddede öngörülen süre içinde ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu, gideri ve riski hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini bir bankaya tevdi edebilir.

Görüldüğünde Ödenecek: Bu halde poliçede herhangi bir vade bulunmadığında poliçedeki vadde görüldüğünde vadeli olarak kabul edilmektedir. Böyle vadeli poliçeler muhataba ibraz edildiği sırada ödenmektedir.

Hamil ibraz süresi içerisinde poliçeyi ödeme amacıyla ibraz etmediği takdirde, düzenleyen ve cirantalara karşı başvurma hakkını kaybedebilmektedir.

Poliçeyi kabul etmeyen muhatap ise borç altına girmemiş olmaktadır. Bu tarz poliçelerin belirli bir tarihe kadar ödeme için ibraz edilmesi yasaklanabilmektedir. Böyle bir durumda ibraz süreleri bu yasağın kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 704- (1) Görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenen poliçe ibrazında ödenir. Böyle bir poliçenin düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde ödenmesi için ibrazı gerekir. Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de belirleyebilir. İbraz süreleri cirantalar tarafından kısaltılabilir.

(2) Düzenleyen, görüldüğünde ödenecek bir poliçenin belirli bir günden önce ödenmek üzere ibraz edilmeyeceği hakkında şart koyabilir. Bu takdirde ibraz süresi o tarihten başlar.

Görülmesinden Belirli Bir Süre Sonra: Vade, ibraz edilmesinden belirli bir süre sonra kabul amaçlı ayarlanabilmektedir. Muhatap poliçeyi kabul ettiği takdirde, süre kabul tarihinden itibaren başlamaktadır. Kabul edilmediği halde, süre kabul etmeme protestosundan itibaren başlamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 693- (1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin, düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde kabule arz edilmesi gerekir.

(2) Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de şart koşabilir.

(3) Cirantalar kabule arz sürelerini kısaltabilirler. MADDE 705- (1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin vadesi, kabul şerhinde yazılı tarihe veya protesto tarihine göre belirlenir.

(2) Kabul şerhinde tarih gösterilmemiş ve protesto da çekilmemiş olursa poliçe, kabul eden hakkında, kabule ibraz için öngörülmüş bulunan sürenin son günü kabul edilmiş sayılır.

Düzenlenme Tarihinden Belirli Bir Süre Sonra: Bu başlıkta vade düzenlenme tarihinden itibaren belirlenmiş olan sürenin dolması ile gelmektedir. Sürenin başlangıcında düzenlenme tarihi sayılmamaktadır. Başka bir deyişle süre düzenlenme tarihini izleyen günden başlamaktadır. Eğer ki süre ay olarak belirlendi böyle bir durumda vade, son aydaki düzenlenme gününe denk gelecek gün olmaktadır. Bu hal tercih edildiğinde ve son ayda düzenlenme günü bulunmadığı takdirde, vade o ayın son günü olmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 706- (1) Düzenlenme gününden veya görüldükten bir veya birkaç ay sonra ödenmek üzere düzenlenen bir poliçenin vadesi, ödemenin yapılması gereken ayın o günün karşılığı olan gününde gelmiş olur. Karşılığı olan gün bulunmadığı takdirde vade o ayın son günü gelmiş olur.

(2) Bir poliçe, düzenlenme gününden veya görüldükten bir buçuk ay veya birkaç ay veya yarım ay sonra ödenmek üzere düzenlendiği takdirde, ilk önce tam aylar hesap edilir.

(3) Vade olarak bir ayın başı, ortası veya sonu gösterilmişse, bunlardan ayın birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.

(4) “Sekiz gün” veya “onbeş gün” ibarelerinden bir veya iki hafta değil, gerçek olarak sekiz veya onbeş günlük bir süre anlaşılır. (5) “Yarım ay” ibaresi onbeş günlük bir süreyi ifade eder.

Belirli Bir Tarihte Ödenecek: Bu başlıktaki vade kesin olarak gün/ay/yıl şeklinde belirlenmektedir. En net vade olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 707- (1) Belirli bir günde ödenecek bir poliçenin düzenlenme yeri ile ödeme yeri arasında takvim farkı bulunduğu takdirde, vade, ödeme yerinin takvimine göre belirlenmiş sayılır.

(2) Takvimleri farklı olan iki yer arasında düzenlenen bir poliçe, düzenlenme gününden belirli bir süre sonra ödenecekse, düzenlenme günü, ödeme yerindeki takvim gününe dönüştürülmek suretiyle vade hesap edilir.

(3) Poliçelerin ibraz sürelerinin hesabında da birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.

(4) Poliçedeki bir kayıttan veya poliçenin içeriğinden, amacın başka olduğu anlaşılırsa, bu madde hükümleri uygulanmaz.

POLİÇEYE YAZILMASI MÜMKÜN VE YASAKLI OLAN UNSURLAR

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 677- (1) Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.

MADDE 679- (1) Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme hâlinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.

Hükümler incelendiğinde düzenleyenin kabul edilmeme halinden sorumlu olabileceği yazılabilmektedir. Ödenmemeden sorumlu olmayacağı ise yazılamamaktadır. Yazıldığı halde yazılmamış sayılmakla birlikte poliçe geçerliliğini sürdürmeye devam etmektedir.

Peki, kabul edilmeme durumundan sorumlu olmayacağına ilişkin kayıt düşüldü ve kabul için arz edildi. Böyle bir durumda, muhatap kabul etmediği takdirde, hamil düzenleyene başvuramamaktadır. Fakat muhatap konulan kayıta rağmen kabul eder ise, kabul beyanı normal bir kabulün hüküm ve sonuçlarını doğurarak geçerli hale gelmektedir. Muhatabın poliçeyi kabul etmediği veyahut da ödemediği halleri incelediğimizde, kabul etmeme veya ödememe protestosu çekilmesi gerekmektedir.

Protesto çekilmez ise düzenleyen kişi, avalist veya cirantalara karşı başvuru hakkını kaybedebilmektedir. Başka bir deyişle bu hakkını kullanamamaktadır.

Düzenleyen, avalist veya cirantalar eğer ki poliçeye “protestodan muafiyet” kaydı düştü bu halde hamile prostesto çekmesine gerek kalmadan başvurma hakkı tanınmış olmakatdır. Fakat belirtilmelidir ki yine süresinde ibraz şartı devam etmektedir.

Protestodan muafiyet kaydı düzenleyen tarafından konulduğu halde bu kayıt herkes için hüküm ve sonuçlarını doğurmaktadır.

Protestodan muafiyet kaydının aval veren veyahut da ciranta tarafından konulduğu halde yalnızca kaydı koyan kişiler hilafınd hüküm ve sonuçlarını doğurmaktadır. Açıklamak gerekirse, yalnızca bu kaydı koyan avalist veya cirantalara karşı protesto çekilmeden başvurma hakkı doğabilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 730- (1) Hamil;

a) Görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz,

b) Kabul etmeme veya ödememe protestosunu düzenleme,

c) “Gidersiz iade olunacaktır” kaydının bulunması hâlinde, poliçeyi ödeme amacıyla ibraz, için belirli süreleri geçirirse, kabul eden kişi hariç olmak üzere, cirantalara, düzenleyene ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları kaybeder.

(2) Hamil, kabul amacıyla ibraz edilmesi için düzenleyenin verdiği süreye uymazsa, kabul etmeme ve ödememe sebebiyle başvuru haklarını kaybeder; meğerki, düzenleyicinin yalnız kabule ait sorumluluğu istisna etmek istediği kayıttan anlaşılsın.

(3) Ciroda ibraz için bir süre şart kılınmışsa ancak ciranta bu süreyi ileri sürebilir.

Hükmün ikinci fıkrasında belirtildiği üzere poliçeye düzenleyen kişi tarafından “…kabule arzı zorunludur.”gibi kayıtların konulması halinde hamil bu kayda uymadığı takdirde poliçe borçlularına karşı başvurma hakkını kullanamayacaktır.

Düzenleyen kişi kabule arzı yasaklamadığı halde cirantalar da süreli veya süresi kabule arz şartı koyabilmektedirler. Ciranta tarafından konulan kabule arz şartı kaydına uyulmadığı takirde yukarıda olduğu gibi yalnızca bu kaydı koyan cirantaya karşı başvurma hakkı kulanılamamaktadır.

Düzenleyenin kabule arzı yasaklamasının bir istisnası, adresli, yerleşim yerli ve görülmesinden belli bir süre sonra ödenecek poliçedir. Bu poliçelerde kabule arz yasağı konulamamaktadır. Bir başka nokta olan menfi kayıt halidir. Kanunen emre yazılı yazılı bir kambiyo senedi olan poliçe menfi kayıtla nama yazılı hale getirilebilmektedir.

Bir diğeri ise, faiz şartı konusudur. Kesin vadeli senetlerde faiz şartı yazılamamaktadır. Yazıldığı halde yine yazılmamış sayılmakla birlikte görüldüğünde yahut görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenecek vadeli poliçelerde faiz şartı konulabilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 675- (1) Görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçeye, düzenleyen tarafından faiz şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır.

(2) Faiz oranının poliçede gösterilmesi gerekir; gösterilmemiş ise faiz şartı yazılmamış sayılır.

(3) Başka bir gün belirtilmemişse, faiz, poliçenin düzenlenme gününden itibaren işler.

Toparlamak gerektiğinde poliçenin zrounlu unsurlarını aleyhe etkileyen yahut bağdaşmayan kayıtlar yazılmaması gerekirken yazıldığı hallerde yazılmamış sayılmaktadır. Eğer ki bu yazılan kayıtlar poliçenin zorunlu unsurlarından herhangi birini belirsiz bir duruma düşürüyor ise bu halde senet poliçe vasfını yitirebilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 677- (1) Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.

MADDE 678- (1) Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.

Hükümler incelendiğinde poliçede görünüşte mevcut bir imzanın bulunması poliçenin geçerliliği açısıdından yeterli kabul edilmiştir. Imza noktasında yetkisi bulunmayan veya yetkisini aşan bir poliçeye imza atan temsilci ise bizzat sorumlu tutulmuştur. Eğer ki poliçeyi ödedi böyle bir durumda temsil ettiği kişinin haklarını halefiyet ile birlikte bünyesinde toplayacaktır. Fakat burada en önemli nokta senedi teslim alan kişinin yani poliçeyi imzalayan kişinin yetkisiz olduğunu veya yetkisini aştığını bilmemesidir. Başka bir anlatımla iyi niyetli olması ve davranması gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 680- (1) Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun. Madde içeriğinden de anlaşılacağı üzere açık poliçe tarafların anlaşmalarına göre uygun doldurularak geçerli hale gelen bir poliçedir. Eksik poliçe ile karıştırılmamalıdır. Eksik poliçede ortak bir anlaşma bulunmamaktadır. Eksik poliçe bu özelliği ile baştan geçersiz haldedir.

Eğer ki bazı unsurlar bulunmadı ve fakat anlaşıldığı da bilinmiyor bu halde poliçe karine olarak açık poliçe kabul edilmektedir. Başka deyişle zorunlu unsurlarda eksiklik var bu halde aksi ispat edilinceye kadar eksik olmasına rağmen eksik poliçe değil açık poliçe olarak kabul edilmektedir. Fakat yine bir istisnai durum vardır ki o da açık poliçe de düzenleyenin veya muhatabın imzasının bulunması aranmaktadır.

Açık poliçenin devri de diğer poliçeler gibi olmaktadır. Detaylandırmak gerekirse ciro artı teslim ile devrolunmaktadırlar. Açık poliçeyi devralan kişi iyiniiyetli ise ve ciro silsilesinde de herhangi bir kopma veya başka bir aksi hal söz konusu değil ise poliçeyi iktisabı geçerli kabul edilmektedir.

Açık poliçenin anlaşmaya aykırı doldurulması halinde bu hali iddia eden kişinin ispsat etmesi gerekmektedir. Ve buradaki ispat senet ile yapılmalıdır. Fakat belirli istisnalar saklıdır.

KARARLAR:

  1. Hukuk Dairesi 2014/17446 E., 2015/5966 K. “Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nu hükümlerine göre, sigorta sözleşmesi hiçbir şekle tabi tutulmamıştır. Sigorta ilişkisinin doğması için sigortacı ile sigorta ettirenin sözleşmenin zorunlu unsurları üzerinde yazılı veya sözlü olarak anlaşmaları yeterlidir. Bütün sözleşmeler gibi sigorta sözleşmeleri de iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile oluşur. Sigorta poliçesi taraflar arasında bir sözleşmenin bulunduğunu ispata yarar. Poliçenin bulunmadığı hallerde ise 6100 sayılı HMK'nın 200.maddesi hükümlerine göre ticari defterler, tarafların beyanları vs. gibi delillerden yararlanılarak sözleşmenin varlığı ispatlanabilir.”

  2. Hukuk Dairesi 2014/25229 E., 2015/5264 K. “Dosyada mübrez poliçe nüshasında davacı sigortalının imzası bulunmamaktadır. Özel şartı içeren kasko poliçesinin, sigorta sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği konusunda sigortalı ve sigorta ettirenin imzalarını içeren bilgilendirme formu da ibraz edilmiş değildir. Bu durumda ispat külfeti kendisine düşen davalı sigorta şirketine özel şartın poliçe metninde bulunduğuna ilişkin savunmasını ispat zımnında kasko poliçesinde teminat dışı bırakılan özel şartlarla ilgili olarak davacının usulüne uygun şekilde bilgilendirildiğine ilişkin davacının imzasını içeren poliçe aslını veya poliçenin yönetmelik hükümlerine uygun düzenlendiğine ilişkin davacının imzasını içeren bilgilendirme formunu ibraz etmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

  3. Hukuk Dairesi 2013/7934 E., 2014/13658 K. “Sorun, somut olayda yeni bir sigorta sözleşmesininmi aktedildiği, yoksa mevcut sözleşmede değişikmi söz konusu olduğu noktasında toplanmaktadır. Bu sorun, tarafların iradeleri yorumlanarak ancak çözümlenir. Yorumda ise sözleşmenin değiştirilmesine veya yenilenmesine yol açan somut olayın hal ve şartları bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Sigorta sözleşmesinin esaslı unsurlarında (sigortalı riziko/sigortalı nesne, sözleşmenin tarafları, sigorta bedeli, sigorta primi, sigorta süresi) değişikliğe gidilmiş olup olmadığı yapılacak değerlendirmede belirleyicidir. Ancak, sözleşmenin sadece bir unsurunda değişikliğe gidilmiş olması, yeni bir sigorta sözleşmesinin aktedilmiş olduğu, sonucunu mutlaka doğurmaz. Yukarıda zikredildiği üzere, mevcut olan hal ve şartların bir bütün olarak değerlendirilmesi zorunludur.”

  4. Hukuk Dairesi 2019/1955 E., 2020/4257 K. “Dava, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 2918 Sayılı KTK.’nun 109/4. maddesinde motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu haklarının,kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı ve davalının zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu oldukları mahkemenin de kabulündedir. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürürve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. 6098 Sayılı TBK 154. maddesinde (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca, dava açılması veya icra takibi yapılması zamanaşımını kesen nedenlerdendir. Kanunun 156. maddesi ise, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.”

Hukuk Genel Kurulu 2017/43 E., 2021/240 K. “Kambiyo senetlerinin geçerli kabul edilebilmeleri için bazı unsurların zorunlu tutulması gibi (TTK m.671, 672, 776, 777, 780, 781), geçerli bir protestonun da kanunda öngörülen usule uygun olması ve zorunlu kayıtları içermesi gerekmektedir (TTK m.716). Protestonun geçerliliği belirlenirken, kanuna aykırılığın derecesi ve eksik veya yanlış kaydın ne olduğunun incelenmesi şarttır. Protesto belgesinde esaslı sayılabilecek unsurlar eksik olsa veya esaslı unsurlar bulunmasına rağmen yanlış olsa, TTK m. 715 ve 716’ya aykırı olması sebebiyle bu protesto geçersiz kabul edilmelidir.”

  1. Hukuk Dairesi 2016/18503 E., 2018/1060 K. “İfade olunan tüm bu nedenlerle; taraflar arasındaki poliçelerle, davacıya ait otellerdeki bina- muhteviyat- demirbaş ve hasar halindeki kazanç kaybının belli limitler dahilinde sigortalandığı; sigorta sözlemesi gereği, poliçedeki limitlerle sınırlı olmak kaydıyla, davalının sel ve su baskını rizikosu nedeniyle fiilen oluşan gerçek zarar miktarını tazminle yükümlü olduğu; zarar miktarının belirlenmesinde, riziko tarihinden önce mevcut olup da olay nedeniyle hasara uğrayan unsurlar için hesaplama yapılması gerektiği; hesaplama yapılırken, hasar tarihinden sonra alındığı iddia olunan mallara ilişkin tüm faturaların ve ticari defterlere işlenmiş faturaların üzerinden belirlemeye gidilemeyeceği gibi, yevmiye numarası olmadığı için defterlere işlenmeyen fatura bedellerinin de hesap dışı bırakılamayacağı; hesaplamadaki tek kriterin, riziko tarihinden önce mevcut olup da davaya konu sel olayı nedeniyle hasar gören sigortalı unsurların bedellerinin hesaba dahil edilmesi olduğu gözetilmelidir. Buna göre de; oluşturulacak uzman bilirkişi heyetinden, davacının hasar başvurusu sırasında davalıya sunduğu listenin, davalının aldığı eksper raporunun, tespit dosyasında alınan 12.03.2013 tarihli bilirkişi raporunun bir bütün olarak ele alınması ve hasar tarihinden önceki yıla ait ticari defter ve kayıtlar ile muhasebe belgeleri de incelenmek suretiyle, sel olayından önce mevcut olup da olay nedeniyle hasar gören sigortalı unsurların bedellerinin ayrıntılı biçimde tespiti, hasar gören unsurlara ilişkin olarak davacı tarafça sunulan liste ile eksper raporundaki belirlemelerin mukayeseli biçimde tablolar halinde tespitinin yapılması, poliçedeki muafiyet klozuna göre hasar bedellerinden gerekli indirimlerin yapılması, yine poliçedeki alternatif konaklama bedeline ilişkin klozun da dikkate alınmasıyla bu hasar yönünden belirlemeye gidilmesi konularında ayrıntılı, gerekçeli, mukayeseli ve denetime imkan sağlayacak bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm tesisi de yerinde olmamıştır.”

  2. Hukuk Dairesi 2021/4075 E., 2021/4827 K. “Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir. (HGK'nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar sayılı, HGK'nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK'nun 16.01.2013 gün ve 2012/17-1491 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca) Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde değiştirilmiştir. Meydana gelen kazada davalının sorumluluğunun belirlenmesi açısından dikkat edilecek husus kaza tarihi olmayıp poliçenin düzenlenme tarihidir. Davalı nezdinde düzenlenen trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 09.06.2009’dur. Bu durumda davalının sorumluluğu 01.06.2015 tarihinden önce yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na (Eski Genel Şartlar) göre belirlenecektir. Bu durumda davacıların destekten yoksun kalma zararlarının, trafik sigortası eski genel şartlar ve HGK'nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar sayılı, HGK'nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK'nun 16.01.2013 gün ve 2012/17-1491 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca sigorta teminatı kapsamında kaldığı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”

  3. Hukuk Dairesi 2021/3136 E., 2021/2472 K. “Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu'nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacaktır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.”

  • GÖZDE TETİK
WhatsApp